Hamile olan Jo, ilk çocuğunu kucağına alacağı günü heyecanla beklemektedir. Ancak Ruby’nin aralarına katılmasından bir süre sonra Jo, her şeyin tamamen normal olduğundan emin olmasına rağmen, bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenmeye başlar. Jo kendini ve bebeğini korumaya çalışırken, herkesin bir tehdit olduğu ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ateşli bir rüyanın içine atılır.
Bangkok'un yer altı dünyasının kenarında yaşayan gençler. Zor koşullarda saf aşk özlemi, mücadeleleri ve umutları, Ekalak Klunson'un dikkate değer ilk filmi olan bu eserde gerçekçi bir şekilde betimlenmiştir. Gençlerin yaşadıkları kültürel çatışmalar, hayatta kalma mücadeleleri ve toplum içinde var olma çabaları, Klunson'un etkileyici anlatısıyla izleyiciye aktarılıyor. Hırslarının ve umutlarının yanı sıra hayatın kaldırabilecekleri kadar zorluklarla dolu olmasına rağmen hala saf bir aşk özlemi içinde olmaları, hem dramatik hem de iç burkan bir hikaye yaratıyor. Klunson, Bangkok'un yeraltı yaşamının sert ve acımasız koşullarını ve gençlerin bu çevrede nasıl hayatta kaldıklarını gözler önüne seriyor. Ayrıca gençlerin bu zorlukları nasıl aşmayı başardıklarını ve her şeye rağmen umutlarını hiçbir zaman yitirmediğini de başarılı bir şekilde gösteriyor. Saf aşkı özlemle bekleyen bu gençlerin hayat hikayesi, Klunson'un bu etkileyici filmi sayesinde perdeye yansıtılıyor.
Manta Manta’dan 30 yıl sonra, Manta hayranları Bertie, Uschi ve Klausi geri döndü. Berti ve Uschi artık boşanmıştır ve oğulları Daniel babasının izinden gitmek ve bir yarış pilotu olmak istemektedir. Berti ise yarış pilotu olarak hayatından vazgeçmiştir ve onun yerine bir araba tamircisi ve go-kart pisti işletmektedir. Ancak bununla hayatını finanse edecek kadar paza kazanamaz. Bankaya olan borcu nedeniyle mülkünü kaybetme durumuyla karşı karşıya kaldığında büyük bir paniğe kapılır. Bu sırada yüksek para ödüllü bir yarış yapıldığını öğrenen Berti, mali endişelerini çözmek için yarışa katılmaktan başka seçenek göremez. Artık tek yapması gereken, Manta günlerinden kalma eski Opel'ini çalıştırıp yarışa hazırlanmaktır.
Nicholson, arşiv görüntülerini kullanarak 1970'lerin New York şehrinde sokaklarda dolaşan gerçek Savaşçıların hikayesini anlatır. Bu hikaye, bir yandan düşmekte gibi görünen bir şehirde, bir yandan da çete yaşamının sert gerçekliğine dikkat çeker. Nicholson'ın anlattığı bu hikaye, döneminin çıplak gerçeklerini sergilerken, aynı zamanda bu sert çevrede nasıl hayatta kaldıklarını da gözler önüne serer. Sokakların tehlikeli sarmalında, günlük yaşam bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür. Bu Savaşçılar, her gün yüzleştikleri zorluklara rağmen dimdik ayakta kalmayı başarır. Nicholson, izleyicilere dönemin New York şehrinin çetin şartlarını ve bu şartlar altında yaşam mücadelesi veren sıradan insanların hikayelerini açığa çıkararak, dikkat çekici bir gerçeklik sunar. Çete yaşamının tehlikeleri, aynı zamanda bir grup insanın hayatta kalma mücadelesinin de hikayesidir ve bu hikaye, 1970'lerin New York şehrinin çetin sokaklarında yaşayan gerçek Savaşçıların hikayesi ile anlatılır.
Kiralık katil olan Kai Kahale, Bangkok’a gider. Burada bir silah alan ve araba kiralayan Kai, profesyonel bir kadın sürücüyle tüm gece şoförlüğünü yapması için anlaşır. Birçok yere uğrayan Kai, her durakta acımasız cinayetler işler. Şoför, Kai’nin işlediği cinayetleri fark ettiğinde ise artık kaçmak için çok geç olur. Bu arada sıradışı bir polis, daha fazla kan dökülmeden önce cinayetlerin gizemini çözmek için zamana karşı yarışır.
Bir zamanlar, minik bir Azerbaycan balıkçı köyünde genç Sarah'nın babası denizde kaybolur. Bununla birlikte, başsızlık ve keder bu köyün üzerine kara bir bulut gibi çöker. İşler öyle kötüye gider ki, batıl inançlara sahip köylüler, bir cenaze töreni düzenlenmesini talep ederler. Bunun, babasının ardından yapılacak son bir veda olduğuna inanırlar ve belki de bu şekilde rahat bir nefes alabileceklerini düşünürler.
Ancak, isyan dolu genç Sarah babasının akıbetini kabullenmemekte kararlıdır. O, babasını bulma umudunu hiçbir zaman kaybetmez. Bu yüzden, herkesin karşı çıktığı ve belki de hayatı pahasına olabilecek son bir girişimde bulunmaya karar verir. Sarah, babasının izini sürmek ve onu bulmak için çıktığı bu sonu belirsiz yolculukta, hem köyün kaderini hem de kendi hayatını değiştirecek çetin bir mücadele verecektir. Kendi inancını ve cesaretini sorgulayacağı bu yolculuk, genç kızın hayatında unutulmaz bir iz bırakacaktır.
Hayatının en güzel günü olmalıydı, ancak daha sonra yabancı bir misafir garip bir iddia ile evlilik şenliğine girdi.
Hayatında her şeyden önce kariyerini ön planda tutan bir adam, oğlunun kaybolmasıyla birlikte aile değerlerinin önemini öğrenir. Bu adam, gençlik yıllarından beri her zaman iş hayatına önem vermiş, bu uğurda ailesini ve sevdiklerini ihmal etmiştir. Kendini tamamen işine adamış, yıllarını kariyerine adamış, başarıya olan tutkusu nedeniyle çevresindekilere karşı duyarsızlaşmış biri. Ancak, oğlunun bir gün ansızın ortadan kaybolmasıyla, kontrolün tamamen elinden çıktığını hisseder. Bu durum, onun hayatındaki öncelikleri yeniden gözden geçirmesine neden olur. Tüm bu yaşananlar sonucunda, ailesi ve sevdiklerinin hayatındaki yeri konusunda kendine bir ders çıkarır. Artık ailesinin değerini anlar ve sevdiklerine daha fazla zaman ayırmaya karar verir. Kariyerine olan bu saplantısının, sevdiklerini ihmal etmesine ne kadar yol açtığını fark eder. Sonunda, ailesinin ve sevdiklerinin hayatındaki önemini anlar ve onları da kendi hayatının merkezine koyar.
Emekli bir suikastçı, Güney Afrika hükûmetinin kalbindeki tehlikeli bir komployu ortaya çıkaran arkadaşı yüzünden tekrar maceraya atılır.
Megan Fox; takım lideri O’Hara olarak, Afrika'nın ücra bir köşesinde tutsakları kurtarmak için cesur bir görevde bulunan paralı asker ekibine liderlik ediyor. Görev elbette ters gidiyor ve ekip Afrika'da mahsur kalıyor. O’Hara’nın kadrosu kanlı, isyancı çeteyle acımasız bir mücadeleye girerken, bir yandan da onları tek tek avlayan vahşi aslanlardan oluşan bir grupla yüzleşmek zorunda kalıyor.