21 yaşındaki Luce Lockhart, lüks bir üniversitede okuyan şımarık bir öğrencidir. Tatil döneminde, ailesinin para karşılığı yaptığı bir işle, zengin bir müteahhidin köpeğini gezdirmek zorunda kalır. Fakat bu iş onu, yakınlardaki şirin bir köpek parkının yok edilmesiyle karşı karşıya bırakır. Zengin patronun güzellik salonu ve spa inşa etmek için parkı yıkacağını öğrenen Luce, parkın korunması için harekete geçmeye karar verir. Parkı korumak için aktif olarak çalışan ve sinir bozucu ama bir o kadar da yakışıklı bir köpek gezdirici olan Dean ile tanışan Luce, parkın sadece köpekler için değil, aynı zamanda parkta buluşup arkadaşlık kuran insanlar için de önemli olduğunu anlar.
Teraziyi eşitlemeye ve nankör işinden kâr sağlamaya kararlı bir fabrika işçisi, işvereninin burnunun dibinden lüks parfümlerin ticaretini yapmak için planlar yapar.
Rafael Padilla'nın hayat hikayesi gerçekten büyüleyici ve ilham verici. Küba'da köle olarak doğdu, genç bir adam olarak Fransa'ya getirildi ve kendisini Kuzey'de küçük bir ülke sirkinde çalışırken buldu. Yeteneklerinin yakında bir İngiliz palyaço ve akrobat olan George Footit tarafından keşfedileceğini bilmiyordu. Footit ve Chocolat artık Rafael olarak biliniyordu, birlikte Belle Epoque döneminde Paris'teki izleyicileri büyüleyen sevilen ve son derece başarılı bir ikili oldular. Pek çok farklılıklarına ve çelişkilerine rağmen Footit otoriter beyaz palyaço rolünü üstlenirken Chocolat boyun eğen Siyah angaryayı oynadı. İki sanatçı yirmi yılı aşkın bir süredir birlikte performans göstermeye devam ettiler ve gittikleri her yerde coşkulu kalabalıkları kendilerine çektiler.
Danimarkalı Yahudilerin Ekim 1943'teki çalkantılı olaylar sırasında komşu İsveç'e güvenli bir yere kaçmalarının yürek burkan öyküsünü anlatan ilgi çekici ve duygu yüklü bir anlatım. Bu dönemde Danimarka, Nazi işgali altındaydı ve Yahudi nüfusu zulüm ve toplama kamplarına sürgünle karşı karşıyaydı. Ancak aralarında balıkçıların, din adamlarının ve sıradan vatandaşların da bulunduğu bir grup cesur Danimarkalı, Yahudi yurttaşlarının zarar görmeyecekleri İsveç'e kaçmalarına yardım etmek için bir araya geldi. Øresund Boğazı'nın hain sularında yolculuk tehlikeliydi ve tehlikelerle doluydu, ancak Danimarkalılar Yahudi dostlarını ve komşularını kurtarma konusunda kararlı kaldılar. Özverili eylemleri sayesinde, 7.000'den fazla Yahudi’yi güvenli bir yere götürmeyi başardılar.
Polonya yapımı film, küçük bir kasabada okulun son gününde yaşananları anlatıyor. 12 yaşındaki Gabrysia için ise bu son fırsat; okul arkadaşına âşık olduğunu söylemek için son bir şansı var. Gizli bir buluşma ayarlıyor ve genç adamı şantaj yaparak orada olmasını sağlıyor. Ancak, sadece samimi bir konuşma beklediği bu buluşma, kontrolden çıkıyor ve beklenmedik bir sonla bitiyor. İzleyicileri olayların içine çeken film, harika bir senaryo ve muhteşem oyunculuklarla donatılmış. Gabrysia'nın hikayesi, kalbinizde taht kuracak ve sizi duygusal bir yolculuğa çıkaracak. Film, sıradan bir okul hikayesi gibi başlasa da sonu beklenmedik bir şekilde gelir ve izleyenleri şaşırtır. Bu etkileyici ve derin anlamlar taşıyan film, şüphesiz ki modern sinema dünyasının en çarpıcı örneklerinden biri.
İki California Highway Patrol motosiklet subayının, Los Angeles’ın otoyollarında görevliyken başlarından geçen maceralarını konu alan film 1977 yapımı diziden uyarlamadır.
Tony Tilden ve oğlu Austin Tilden gizemli ölüm vakalarını araştıran iki memurdur. Günün birinde, ölüm nedeniyle ilgili hiçbir ipucuna rastlayamadıkları genç ve güzel Jane Doe cinayetini araştırmaya başlarlar. Jane Doe'nun kimliğini tespit etmeye çalışırken edindikleri tuhaf ipuçları, onları bazı korkunç gerçeklere doğru sürükleyecektir.
Örümcek Adam'ın sinema tarihinde ilk kez, dost canlısı mahalle kahramanımız maskesizdir ve artık normal hayatıyla süper kahraman olmanın yüksek risklerini birbirinden ayıramıyordur. Doctor Strange'den yardım istediğinde, riskler daha da tehlikeli hale gelir ve onu Örümcek Adam olmanın gerçekte ne anlama geldiğini keşfetmeye zorlar.
80 yaşındaki Raymond, ölümünün varlığını hissetmekteydi. Çalışırken acı veren bir hastalıkla mücadele ediyor ve yaşam kalitesi son derece düşüktü. Bu durumdaki insanların tüm itirazlarına rağmen, ötenazi için Oregon'a gitmeye karar verdi. Oregon'da ötenazi yasal olduğu için, Raymond'ın bu tercihi mümkündü. Ancak Oregon'a gitmek için ihtiyaçları vardı. Bu durumda, Raymond'u, Oregon'a götürmeyi kabul eden tek kişi damadı Brian oldu. Brian, kayınpederinin bu zorlu yolculuğunda yanında olacak ve ona destek olacak. Raymond ve Brian yola çıktılar. Yolculuk boyunca Raymond, özgür insanlara dair umut dolu konuşmalar yaptı. Bir yandan da hayata tutunmak için nedenler arıyorlardı. Her gün, Raymond'un ailesi ve arkadaşları bu acı gerçeğe alışmalıydı.
Kamboçyalı yazar ve insan hakları savunucusu Loung Ung’un kitabından uyarlanan filmde, Ung’un çocukluk anılarından yola çıkılarak Kamboçya'nın tarihindeki en zorlu dönemeçlerden biri olan Kızıl Khmerler rejimini anlatıyor. Loung Ung küçük bir çocukken Kızıl Khmerler rejiminin zulmünü yaşamış ve ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır. Film, Kamboçya'nın 2018 Oscar aday adayı olarak seçilmiştir.