"Furie"nin öncesini anlatan bu filmde üç amansız kadın, 1990'lar Saigonu'nun tehlikeli sokaklarını kontrol eden azılı bir suç örgütünü alt etmek için el ele verir.
Kızı organ mafyası tarafından kaçırılan bir anne, tek başına onu kurtarmak zorundadır. Organ mafyasının izini süren kadın, bu yolda geçmişinden dersler alır.
Bu heyecanlı suç geriliminde paraya ihtiyacı olan bir rapçi, kendi uyuşturucu satıcısıyla yalnızca bir kez gördüğü alıcı arasındaki anlaşmaya aracılık eder.
The Benefactor filminin konusu, Richard Gere'in başrolünde oynadığı Franny yardımsever bir adamın kendi geçmişini unutmak için yeni evlenen çiftlerin hayatlarına burnunu sokmasını konu alıyor..
18. yüzyılın başlarında, haritacı Jonathan Green, Doğu Avrupa'dan bilimsel bir yolculuk üstlenir. Kendini küçük bir kasabada bulur. Sis onu bu lanetli yere getiren şanssızlıktır. Burada yaşayan insanlar daha önce gördüğü gezgin insanlara benzemez. Düştüğü kasabada yaşayan köylüler, kazdıkları yerden ruh çağırarak kendilerini -naif bir inançla- bu dünyanın dışına atar...
Yemeğe meraklı insanların bir araya geldiği ancak yemek yapmadıkları bir kurum olan Sonic Catering Enstitü’sündeki insanlar, yemek yapma müziği üretmeye çalışmaktadır. Bu enstitünün bir ay boyunca yemek yapma müziğini üretmeye çalışan sanat topluluklarına ev sahipliği yapacağı sürede insanlar, doğru yemek için doğru müziği bulmaya ve en sonunda da enstitüde başarılı bir şekilde sahne almaya çalışmaktadır. Enstitünün müdiresi oan Jan Stevens (Gwendoline Christie)’in buradaki görevi, bir ay boyunca misafir ettiği sanatçıların rahat bir şekilde burada kalabilmelerini ayarlamaktır.
Enstitünün bu ayki ekibi yine mükemmel müziği bulabilmek için bir araya gelmişken, kısa süre sonra beklenmedik olayların patlak vermesiyle birlikte her şey birbirine karşışacaktır. Çünkü ekibin lideri olan Elle, hiçbir şekilde ödün vermeden kendi yaratıcılığıyla bir şeyler yapmaya çalışırken; onun sanata karşı olan bu anlayışının ekibin diğer üyeleri tarafından onay almamasıyla birlikte enstitünün içerisinde bulan herkes kendilerin son derece gergin bir ortamın içerisinde bulacaktır. Ve bu ortam, beraberinde birtakım sanatsal intikam duygularını ve sindirim bozukluklarını da getirecektir.
Waverly geleceğini planladığını, Taipei'deki ailesini ziyaret edeceği bir yazdan sonra Toronto'da tıp ihtisasına başlayacağını düşünmektedir. Planları aniden değişince, düşüncesizce küçük bir Kanada kasabasına gider ve burada yerel cankurtaran Blake ile tanışır. Bir plaj partisinde onu neredeyse boğulmaktan kurtaran Blake, Waverly'ye yüzme öğretmeyi teklif eder ve dersler devam ederken ikili beklenmedik bir şekilde kendilerini aşık olurken bulur.
Flamin' Hot, Meksikalı köklerini ve yetiştirilme tarzını kullanarak ikonik Flamin' Hot Cheetos atıştırmalığını bulan ve gıda endüstrisinde çığır açıp bunu küresel bir popüler kültür fenomeni haline getiren Frito Lay'in temizlik görevlisi Richard Montañez'in ilham verici hikayesidir.
Ev Bulmak, insan kaçakçılığının dehşetine maruz kalan Kamboçyalı üç genç kadının hayatlarının derinliklerine inen inanılmaz derecede dokunaklı ve düşündürücü bir belgesel. Derek Hammeke'nin yönettiği film, günümüz köleliğinin acımasız gerçekliğini gözü kara bir şekilde tasvir ederken, bu cesur hayatta kalanlar için bir umut ışığı da sunuyor. Hammeke, üç yıl boyunca bu olağanüstü kadınların yolculuklarını yakından takip ederek deneyimlerini dürüstlük ve vakarla paylaşmalarını sağlıyor. Seyirci, bu kadınların katlandığı acı ve yıkıma, aynı zamanda hayatlarını yeniden inşa etmeye ve benlik duygularını geri kazanmaya başlarken sahip oldukları inanılmaz güce ve esnekliğe tanık olurken duygusal bir hız trenine biniyor.
Wes Anderson'ın dört kısa filmden oluşan koleksiyonunda yer alan bu Roald Dahl uyarlaması, profesyonel bir fare avcısını merkezine alıyor.