Filmde Tilda Swinton, bir kavanoza hapsedilmiş bir Cin ile karşılaşan parlak bir bilgin Alithea rolünde. İstanbul'da bir otel odasında uzun bir sohbet sırasında Cin, Alithea'nın özgürlüğünü kazanmasına yardım etmesi halinde üç dileğini yerine getirmek için onunla bir anlaşma yapar. Alithea'nın dilekleri, zaman içinde yirmi yıl atlamayla sonuçlanır, bu arada birbirleri için beklenmedik duygular geliştirir.
Film, oğlunun kaçırılmasını önlemeye çalışırken, kendisini bir anda yeraltı suç dünyasında bulan eski bir özel kuvvetler ajanının hikayesini konu ediyor.
Cybertron gezegeni başka mekanizmalara kolayca dönüşebilme yeteneğine sahip olan robotların gezegenidir. Bu robotlara Transform denir. Her Transformer’in kendine özgü bir dönüşerek değişme şekli vardır. Transformer’lar iki farklı kampa bölünmüşlerdir. Bir tarafta kısaca Autobotlar denen iyi robotlar vardır. Diğer tarafta ise şeytani ruhlu ve kötü niyetli Decepticonlar vardır. Cybertron gezegeninde Energon Küpleri adı verilen yakıt stoklarının azalması üzerine her iki taraf yeni kaynak arayışıyla uzay yolculuğuna başlar. Yeni enerji kaynağı arayışları onları ihtiyaç duydukları mineraller ve kimyasallar açısından çok zengin olan dünya gezegenine getirecektir.
Nihai güç için süren mücadele, insanları krallara karşı ve kralları da tanrılara karşı kışkırtmaktadır. Diğer taraftan, tanrılar arasındaki savaş da dünyayı yok edebilecek güçtedir. Bir tanrı olarak doğmuş ancak insan gibi yetiştirilmiş olan Perseus, ailesini yeraltı dünyasının kinci tanrısı Hades'e karşı korumak konusunda çaresizdir. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Perseus, Zeus'un güçlerini ele geçirebilecek ve dünyaya cehennemi yaşatabilecek Hadese karşı, çok tehlikeli bir görevi yönetmeye gönüllü olur. Şeytanlarla ve korkunç canavarlarla olan savaşı kazanmanın tek yolu tanrı olarak güçlerini kabul etmek ve kendi kaderini çizmektir.
Canavar Kraken'e yenilişinden 10 yıl sonra Zeus'un yarı Tanrı oğlu Perseus, on yaşındaki oğlu Helius'a bakan bir balıkçı olarak biraz daha sessiz bir hayat sürmeye çalışmaktadır. Bu arada Tanrılar ve Titanlar arasında bir güç savaşı vardır. İnsanlığın fedakârlıklarının azalması sonucu tehlikeli biçimde güç kaybeden Tanrılar; hapsettikleri Titan'lar ve onların zalim lideri Zeus, Hades ve Poseidon'un babası Kronos'un kontrolünü de kaybetmektedirler. Uzun zaman önce üç kardeş babalarının tahtını devirmiş ve onu yeraltı dünyasının derinliklerindeki korkunç bir zindan olan Tartarus uçurumuna atmışlardı. Hades, Zeus'un tanrı oğlu Ares ile birlikte ihanet edip Zeus'u ele geçirmek için Kronos ile anlaşınca Perseus harekete geçmeye karar verir. Zeus'un hâkimiyeti zayıfladıkça dünya cehenneme dönmekte ve Titan'lar her geçen gün güç kazanmaktadır.
Hiçbir şey, sokakların ışıklarla parladığı, pencerelerin göz kamaştırdığı ve özel küçük mavi bir kutunun bir insanın hayatının akışını değiştirebileceği New York City'deki tatillerin büyüsü ve heyecanıyla kıyaslanamaz. Rachel ve Gary, yeterince mutlu bir çifttir ama onlar büyük bağlılık için tam olarak hazır değildir. Mükemmel bir çift olan Ethan ve Vanessa ise ilişkilerini resmileştirmek üzeredir. Hediyelerin basit bir karışımı, onların yollarının kesişmesine neden olduğunda, onları gerçekten olmaları gereken yere götüren bir dizi sürpriz ve beklenmedik keşifler meydana gelir.
Marvel Stüdyoları'nın Thor: Ragnarok filminde, Thor evrenin diğer tarafında tutukludur ve güçlü çekici yanında değildir, çok güçlü yeni tehdit zalim Hela'nın elinde ana gezegeninin yok oluşu ve Asgard uygarlığının sonu olan Ragnarok'u durdurmak için zamana karşı yarışa girer. Ama önce kendisini eski müttefiki ve Yenilmez dostu İnanılmaz Hulk ile karşı karşıya getiren ölümcül bir gladyatör karşılaşmasından kurtulmalıdır!
Dünyaca meşhur çizgi roman serisinden uyarlanan bu destansı macera, X-Men aleminin en popüler karakteri Wolverine’i günümüz Japonya’sına götürüyor. Wolverine bu hiç bilmediği dünyada, beklenmedik düşmanlara karşı ölüm kalım savaşı verirken sonsuza dek değişiyor. Hayatında ilk defa fiziksel ve duygusal zorlamalara karşı bu kadar kırılgan bir halde, sadece samuray kılıçlarına karşı değil, aynı zamanda kendi ölümsüzlüğüne karşı da savaşıyor.
1929 yılında doğan ve 2007'de hayatını kaybeden efsanevi golfçü Maurice Flitcroft'un yaşamı. Maurice Flitcroft, hayallerinin peşinden koşan, amansız bir optimist olarak tanınıyor. Flitcroft, Britanya Açık Golf Turnuvası ile bu dünyaya giriş yapmıştı. Ancak başarısıyla değil, başarısızlığıyla tarihe adını kazıtmıştı. Çünkü gelmiş geçmiş en kötü girişlerden birini yapmıştı. Böylece bir halk kahramanına dönüştü.
Bir çift, ünlü bir şefin şok edici sürprizlerle dolu zengin bir menü hazırladığı seçkin bir restoranda yemek yemek için bir adaya gider. Çifte birbirinden farklı kişilerin de eşlik ettiği yemekte, beklenmedik yemekler servis edilirken her masanın kendine ait sırlarının ortaya çıkması gerilim dozu yüksek bir akşama neden olur.