Fikret, eski mesleği olan gemiciliğe dönmüş, tayfa olarak çalıştığı gemiyle uzak denizlere açılmıştır. Gemi Hint okyanusunda seyrederken Somali’li korsanların saldırısına uğrar, korsanlar gemiyi ele geçirir, Fikret denize atlayıp kaçar.Ertesi gün Fikret baygın bir halde Hindistan sahilinde bir kumsalda karaya vurur. Bir kaç hintli köylü Fikret’i bulur, tedavi etmek için yakınlardaki bir Budist tapınağına götürürler.Aradan beş ay geçer, Fikret sağlığına kavuşur, tapınakta eğitim gören Serkan adındaki bir Türkle tanışıp arkadaş olur.
Hayatını gemilerde tayfalık yapıp geçiren Fikret, artık İstanbul'a demirleyip yerleşik bir yaşam seçer. Hayatı kendisinden öğrenen ve bir dediğini iki etmeyen saf arkadaşı Asım'la bir gün karşılarına çıkacak olan o büyük fırsatı umut ederek yuvarlanıp giderler. Yaşadığı semtteki kilisesinin papazı Artin'in Vatikan'a gitmesini fırsat bilen ve kilisenin nimetlerini kendi tezgahına uydurup geçinmeye devam eden Fikret ve can yoldaşı Asım'ın karşısına bir gün gerçekten hiç beklenmedik bir iş gelir. Fikret'i kilisenin papazı sanıp başlarına gelen sihirli bir olayın çözümü için bu sahte papazın çaresine başvuran aile; ne kendi başlarına geleceklerden haberdardır ne de sahte papaz Fikret, karşısına çıkacak olan büyük sürprizden haberdar.
Belgesel yapım, tüm zamanların en büyük sporcularının bilgeliklerine, disiplinlerine ve dehalarına ışık tutuyor.
Jacob, insan vücuduna hapsolmuş bir kurt olduğuna inanan bir gençtir. Çocuklarının bu durumu ailesini perişan eder ve onu tedavi ettirmek için hastaneye yatırır. Jacob burada kendisini panda, at, papağan gibi başka bir tür olarak tanımlayan diğer hastalarla tanışır ve onlarla birlikte alışılmadık yöntemleri olan terapilere girmek zorunda kalır. Onun hastanedeki zor zamanlarında bulduğu tek teselli geceleri hastanede birlikte dolaştığı esrarengiz yaban kedisi olur.
Büyükbabasının ölümünden sonra, 20 yaşındaki Alma, çocukluğunun geçtiği eve, görkemli Kanada ormanının kalbindeki küçük bir adaya geri dönmeye karar verir. Oradayken iki çaresiz yavruyu kurtarır: bir kurt ve bir aslan. Ayrılmaz bir bağ kurarlar, ancak orman bekçisi hayvanları keşfedip onları alıp götürdükçe dünyaları kısa sürede çöker. İki yavru kardeş şimdi birbirleriyle ve Alma'yla yeniden bir araya gelmek için Kanada'da tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorundadır.
Kraliçe ve Ben Filmi; Yeni seçilen Cumhuriyetçi Başbakan, İngiliz kraliyetini para ve varlık açısından kısıtlamaya kalkar. Bu durum kraliyetin hoşuna gitmez.Aynı adlı kitaptan uyarlanan filmde, İngiliz monarşisinin gerçekliği mizahi bir şekilde aktarılıyor.
İki genç kız kardeş, uzakta yaşayan teyzelerinin yanında yaşamaya gönderilir. Kardeşler eve geldiklerinde beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalır. Evde bulunan tüm aynaların üzeri kapatılmıştır. Yeni yaşamlarına alışmaya çalışan kardeşlerden küçük olan, kapısı kilitli tutulan bodrumda ne olduğunu merak etmeye başlar. Bir gün merakına yenik düşen kız, kapıyı açıp bodrumu dolaşmaya başlar. Burada da üzeri örtülmüş bir ayna vardır. Aynanın örtüsünü açan genç kız, farkında olmadan yıllar önce annesi ve teyzesini rahatsız eden kötülüklerin serbest kalmasına neden olur.
Şiddetli bir rehine çağrısına yanıt verirken, Afro-Amerikalı şüpheliyi ancak daha sonra masumiyetini öğrenmek için öldüren bir polis memuru. Bunun bir tuzak olduğunu anlayan ve tepkilerle karşı karşıya kalan kişi, kendi sorumluluğunu ve onu bu noktaya getiren kökleşmiş ırkçılığı incelerken sorumlu kişinin izini sürmelidir
Genç bir anne olan Donna (Emmanuelle Chriqui), kısa süre önce yaşadığı trajik olayların ardından kendisini hayatta sahip olduğu tek şey olan oğluna adamıştır. Oğluya birlikte bu travmatik geçmişini geride bırakarak daha huzurlu bir hayat sürdürmeyi uman Donna, bunu yapabilmek için ıssız bir bölgede bulunan bir pansiyonu işletmeye başlamıştır. İlk başlarda genç anne için her şey yolunda gitmekte ve doğayla iç içe olan bu yerde oğluyla birlikte günleri sakin geçmekteyken, kısa süre sonra bu durum tersine dönecektir.
Charlie Cullen, New Jersey'deki Somerset Tıp Merkezi'ndeki meslektaşları tarafından güvenilen ve sevilen, kayıtlı ve deneyimli bir hemşireydi. Aynı zamanda, Kuzeydoğu'daki birden fazla tıbbi tesiste potansiyel olarak yüzleri bulan ceset sayısıyla tarihin en üretken seri katillerinden biriydi.