Özel dedektif Alice Gould, bir akıl hastanesine girebilmek ve üzerinde çalıştığı dava için kanıt toplayabilmek amacıyla akıl hastası numarası yapar: Bir hastanın belirsiz koşullarda ölümü.
Malta’da, yıllardır süren bir geleneğe göre eğer bir ağabey rahip olursa; bu ağabeyin kız kardeşi de hayatını kiliseye adamalıdır. Bu geleneğin süregeldiği Malta’da yaşayan bir kadın olan Carmen (Natascha McElhone)’in ağabeyi, Carmen henüz genç bir kızken yerel bir kilisenin rahibi olmuş ve Carmen o yaşına rağmen hayatını kiliseye adamak zorunda kalmıştır. Her ne kadar ağabeyi kendisine baksa da aslında farkında olmadan burada bir esir hayatı yaşayan Carmen, bunu aradan geçen onlarca yılın ardından fark edecektir.
Şimdilerde 50’li yaşlarına gelen Carmen, günün birinde ağabeyinin hayatını kaybetmesiyle birlikte içinde bulunduğu bu esaret hayatının farkına varmış ve bu hayattan tamamen kurtulmaya karar vermiştir. Bunca yıldır yapabileceği ancak yapmadığı şeylerin pişmanlığıyla yaşayan Carmen, her ne kadar yaşı artık ilerlemiş olsa da; kendisinin de bir hayata sahip olduğunu fark edecektir. O günün ardından yıllardır görev aldığı kiliseyi terk eden Carmen, kendisini keşfedeceği umut dolu bir yolculuğa çıkacak ve bu yolculukta kaybettiği yılları telafi etmeye çalışacaktır.
Dr. Nate Samuels yakın zamanda karısını kaybetmiştir. Yaşadığı acının üstesinden gelmeye çalışan Nate, kızlarıyla birlikte karısıyla tanıştığı Güney Afrika'ya gitmeye karar verir. Onların iyileşmek için çıktıkları bu yolculuk, kana susamış avcılardan kaçan bir aslanın peşlerine düşmesiyle kabusa dönüşür.
Eskiden seks işçisi olan ve geçmişinden pişmanlık duymayan bir kadın, küçük bir sahil kasabasındaki bento lokantasında çalışmaya başlar ve yalnızlık çeken insanlara destek olur.
Geçen yılın Cadılar Bayramı Öldürür’deki olaylarından dört yıl sonra Laurie, torunu Allyson ile birlikte yaşıyor ve anılarını yazmayı tamamlıyor. Michael Myers o zamandan beri görülmemiş. Laurie, yıllarca kendi gerçekliğini Michael’ın hayaletinin belirlemesine izin verdikten sonra korkudan ve öfkeden özgürleşmeye ve hayatı kucaklamaya karar vermiş. Ama genç bir adam olan Corey Cunningham, bakıcılığını yaptığı bir erkek çocuğu öldürmekle suçlanınca bu olay, bir şiddet ve dehşet dalgası başlatarak Laurie’yi de kontrol edemediği kötüyle son kez yüzleşmeye zorlayacak.
Laurie Strode, kızı Karen ve torunu Allyson’ın maskeli canavar Michael Myers’ı Laurie’nin bodrumunda kafese kapatıp ateşe vermelerinden dakikalar sonra Laurie, kendisine ömür boyu eziyet eden kişiyi sonunda öldürdüğünü düşünerek hayati önem taşıyan yaralarıyla hastaneye koşar. Ama Michael, Laurie’nin kapanından kurtulmayı başardığında kan dökme ritüeli devam eder. Laurie acılarıyla savaşıp kendini ona karşı savunmaya hazırlarken tüm Hadonfield’ın durdurulamaz canavarlarına karşı ayaklanmasını sağlar. Strode kadınları, Michael’ın ilk saldırısından kurtulanlardan oluşan ve kontrolü ellerine almaya karar veren bir gruba katılırlar ve Michael’ı sonsuza dek yakalamak üzere ava çıkan yasadışı bir çeteyi oluştururlar.
1978 yılı Cadılar Bayramı’nda dört masum genci öldüren Michael Myers ile ilgili araştırma yapan bir grup araştırmacı Myers’ı hapishanede ziyaret ederler. Bu sırada herkes yaklaşmakta olan Cadılar Bayramı hazırlıkları içerisindedir. Cadılar Bayramı’nın gelmesini bekleyen biri daha vardır; Laurie Strode. Laurie, 40 yıl önce bir Cadılar Bayramı gecesi kendisini öldürmeye çalışan maskeli katil Michael Myers ile yüzleşmek istemektedir. Laurie, Myers’la yüzleşebilmek ve intikamını alabilmek için onun hapishaneden kaçmasını beklemektedir ve hayali gerçekleşir. Myers’ın da içinde bulunduğu hapishane nakil aracı kaza yapar ve Michael Myers kaçmayı başarır. Maskeli katilin kendisinin peşine düşeceğini bilen Laurie büyük karşılaşma için tüm hazırlıklarını yapmıştır.
Evlenmesinin ardından daha huzurlu bir kasabaya yerleşerek, burada daha az tehlike içeren davalara bakmaya karar veren genç dedektif için başlarda her şey yolunda gitse de; kısa süre sonra bu durum tamamen tersine dönecektir. Kasabada gün geçtikçe birbirinden esrarengiz cinayetlerin meydana geldiğini fark eden Barnes, yaşananları araştırmaya çalışırken ortada bir seri katil olduğunu fark eder. Bir de bu seri katilin eşine zarar vermesiyle birlikte Barnes, kendisini son derece tehlikeli bir kovalamacanın içerisinde bulacak ve ne olursa olsun seri katili yakalamaya çalışacaktır.
Uzun yıllar boyunca bir sanatçı olarak New York’ta yaşamaya çalışan ancak en sonunda bunun pek de kolay olmadığını fark eden Jake (Josh Lawson), artık işini bırakmaya ve memleketi Ohio’ya dönmeye karar verir. New York şehrinde geçireceği son günü, buradaki üç eski arkadaşıyla geçirmeye karar veren Jake’in amacı; şehri terk etmeden önce arkadaşlarıyla birlikte aynı gençlik yıllarındaki gibi eğlence dolu bir maceraya yaşayabilmektir.
Tüm Manhattan’ı baştan sona talan edecekleri bir gezintiye çıkacak olan Jake, her ne kadar arkadaşlarıyla birlikte kendisini 20’li yaşlarının başındaymış gibi hissetse de; kısa süre sonra aslında bundan çok uzak olduğunu fark edecektir. Geçirdikleri gece boyunca hem eski kız arkadaşıyla, hem de geçmişten gelen birkaç anıyla karşılaşan Jake; artık hayatı çoktan kaçırdığını fark edecektir. Büyümüş olmanın verdiği acı gerçeklerle yüzleşen Jake ve arkadaşları, mükemmel olduğunu düşündükleri anılarının aslında pek de o kadar ihtişamlı olmadığına karar verecektir.
1980’li yıllarda henüz genç bir çocukken büyükbabasının (Tom Courtenay) savaş hikayelerini dinlemekten büyük bir keyif alan Jack’in yapmaktan en çok hoşlandığı şey büyükbabasıyla vakit geçirmektir. Ancak yıllar sonra hem kendisinin hem de büyükbabasının yaşının ilerlemesi nedeniyle Jack (Rafe Spal), günün birinde büyükbabasının Alzheimer hastalığına yakalandığını öğrenir. Her ne kadar başlarda Jack ve ailesi büyükbabanın bakımını üstleniyor olsa da kısa süre sonra onun hastalığının ilerlemesi, aileye sadece tek bir şans bırakmıştır. Büyükbabayı huzurevine yerleştirmek.
Bir gün ailesiyle birlikte büyükbabasını Bayan Dandy’i isimli bir hemşirenin gözetimi altında, bir huzurevine yerleştiren Jack; her ne kadar başlarda büyükbabasının bakımının sağlanacağı için bu karardan memnun olsa da, kısa süre sonra bu durum değişmek üzeredir. Çünkü günün birinde büyükbabasını ziyarete giden Jack, Bayan Dandy’nin aslında hiç de göründüğü gibi olmadığını fark edecek ve büyükbabasının bu huzurevinden çıkarabilmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.