Genç bir borsacı, Mafya'nın kontrolündeki bir Wall Street firmasında çalışırken ihanete uğrayarak altı yıl hapis cezasına çarptırılır. Hapisten çıktığında ise tek düşündüğü şey intikamdır. Film, genç adamın hem duygusal hem de fiziksel olarak nasıl bir dönüşüm geçirdiğini etkileyici bir şekilde ele alıyor. Zira hapis yılları onu sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda bir strateji ustası olarak da biçimlendirir. Özgürlüğüne kavuştuğunda, eski dostlar ve düşmanlarla karşılaşması kaçınılmaz olur ve her karşılaşma onu intikam hedefine bir adım daha yaklaştırır. Film, izleyiciyi sadece aksiyon dolu sahneleriyle değil, aynı zamanda karakter derinliği ve duygusal çekişmeleriyle de sürükler. Borsa dünyasının karanlık koridorlarında geçen bu hikaye, adalet, ihanet ve intikam üzerine kuvvetli mesajlar verir. Ancak film, aynı zamanda affetmenin ve ikinci şansların değerini de sorgulatır. Yönetmenin bu karmaşık duyguları ve temaşayı nasıl işlediğine hayran kalmamak elde değil. Bu film, sadece bir intikam hikayesi değil, aynı zamanda bir yeniden doğuş öyküsü olarak da izleyicilere sunuluyor.
Bir muhasebeci ve eski bir profesyonel dansçı, Paris'teki bir yarışmaya katılmaya karar verince provalarla, rakiplerle ve aralarındaki dayanılmaz çekimle uğraşmak zorunda kalır.
Serebral palsi hastası altıncı sınıf öğrencisi son derece akıllı ve keskin zekâlı Melody Brooks, konuşamadığı ve tekerlekli sandalye kullandığı için sınıf arkadaşlarıyla aynı olanaklara sahip değildir. Genç bir eğitimci, öğrencisinin potansiyelini fark eder ve yaygın eğitime katılmaya karar veren Melody, ne söylediğinin nasıl söylediğinden daha önemli olduğunu gösterir.
Bring Him To Me, acımasız bir mafya babası için çalışan yumuşak huylu bir sürücünün hikayesini konu ediyor. Şiddetli bir soygundan sadece bir hafta sonra genç adamdan, yalnızca "Yolcu" olarak bilinen genç ve hiçbir şeyden haberi olmayan yeni bir mürettebat üyesini alması istendiğinde vicdanı sınanır. Yolcunun bilmediği şey doğrudan bir pusuya sürüklendiğidir. Sürücü, bu uzun yolculuk boyunca patronuna olan sadakati ve kendi ahlakıyla yüzleşmeye zorlanır.
İkinci Dünya Savaşı'nın eşiğinde, Norveçli genç bir adamın Nazilere direnme azmi hem kendisinin hem de ülkesinin geleceğine yeni bir yön verir.
Bir savcı, görevine son verilen bir polis memurundan yardım ister ve ona bir banka soygunu vakasını çözmesi karşılığında eski hayatına geri dönme fırsatı sunar.
New York'ta kariyerine odaklanmış bekar bir kadın, hayatını büyük ölçüde işine adamıştır. Ancak, bu düzenli ve tekdüze hayatı, eski erkek arkadaşının çalıştığı şirkete iş başvurusu yapmasıyla altüst olur. Kadın, New York'un rekabetçi iş dünyasında başarılı olabilmek için her şeyini verirken geçmiş ilişkilerinin gölgesiyle de yüzleşmek zorunda kalır. Eski erkek arkadaşı, artık kendi işine odaklanmış bu kadının çalıştığı firmadan hizmet almak istediğinde, geçmişte yaşadıkları tüm duygu ve hatıralar yeniden gün yüzüne çıkar. Oldukça duygusal ve karmaşık bir durumda kalan kadın, hem iş hayatını hem de duygularını dengelemeye çalışır. Bu beklenmedik karşılaşma, kadının kendisi ve seçimleri üzerinde derin düşünmesine neden olur ve kariyeri ile kişisel hayatı arasındaki çizgilerin nasıl bulanıklaştığını gözler önüne serer. Film, izleyicilere zorluklarla dolu bir romantik hikaye sunarken aynı zamanda iş dünyasının acımasız yönlerini ve insan ilişkilerinin hassas dengelerini de başarılı bir şekilde yansıtır. Bu yapım, izleyiciyi geçmişin izlerinden kurtulmanın ve yeni başlangıçlar yapmanın ne kadar zor ama aynı zamanda ne kadar gerekli olduğuna dair düşündürür. Film, izleyicilere hem düşündürücü hem de duygusal anlar sunarak bu kadın karakterin hikayesini takip etme fırsatı verir.
Bir profesör ile yetenekli öğrencisi arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Yetenekli bir genç yazar ve profesörü ikisini de giderek karmaşıklaşan bir ağın içine sokan bir proje için görevlendirince, yaratıcı bir yolculuğa çıkar. Çizgiler bulanıklaşırken ve hayatları iç içe geçerken, profesör ve öğrencisi, bireysel amaç duygularını ve en değer verdikleri şeyleri korumaya çabalarken en karanlık benlikleriyle yüzleşmek zorundadır.
Hayallerinin erkeğiyle yeniden bir araya gelmeyi uman Layla, Pentatonix'in kapalı gişe Noel Arifesi konserine bilet bulmak için New York'un altını üstüne getirir.
Bir oyuncu olmak için can atan Maxine Minx, X filminde yaşananlardan sonra 1980'lerin Los Angeles'ına ulaşabilmek için yolunu üne doğru çevirir.