12 yaşında bir çocuk olan ve akılsız bir aile yemeği olduğunu hiç bilmeyen, yemek pişirme tutkusu olan İbrahim'in hikayesini anlatan bir indie draması. Yahudi bir anne ve İslami baba arasındaki karışık bir evliliğin oğlu olan Abe, bir akşam yemeği pişirerek ailesini birleştirmeyi hedefliyor. Brooklyn çevresindeki çok kültürlü pop-up restoranlarda acarajé yapan bir Brezilyalı şef olan Chico ile yemek yapmayı öğrenir.
Başarılı bir mimar olan Jeremiasz Angust, havaalanında uçağının kalkmasını beklerken, Texel Textor adında genç bir kadınla tanışır. Uçak saatlerini beklerken, Jeremiaz genç kadının hikayelerini dinlemeye başlar. Sohbete dalan Jeremiasz, uçağını kaçırır ve bir süre sonra bu karşılaşmanın tesadüf olmadığı ortaya çıkar.
Mustafa ve Salwa duvarlarla ayrılmış iki ayrı filistin köyünde yaşar. Bu zorlu yaşam koşulları evliliklerinde sıkıntılar yaşamalarına neden olur. Ancak birbirine olan sevgileriyle bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışırlar. Mustafa her gece, evinin ışıklarını yakıp söndürerek çocuklarına iyi geceler diler. Ancak birgün oğlunun kaza geçirdiği haberini alan Mustafa, karşı tarafa geçmek için zorlu bir mücadele vermek zorundadır.
1985 yazında Alex, Normandiya açıklarında alabora olmuşken David kahramanca onu kurtarır. Hayatlarının en deli dolu zamanlarında tanışan bu iki genç, birbirlerinin en iyi dostu olur. Alex, hayallerindeki arkadaşı bulmuştur fakat bu dostluk, beraberinde ona karmaşık duygular getirir. François Ozon'un bu seneki Cannes Film Festivali'nin resmi seçkisinde yer alan filmi, Aidan Chambers'ın "Dance on My Grave" adlı romanından uyarlandı.
2019'da Nepalli dağcı Nirmal “Nims” Purja, yedi aydan kısa bir sürede dünyanın en yüksek on dört zirvesine tırmanarak düşünülemez olanı yapmaya başladı. (Bir önceki rekor sekiz yıldı). Çabayı “Mümkün 14/7 Projesi” olarak adlandırdı ve bunu, herhangi bir arayışta daha yüksek zirveler için çaba göstermeleri için başkalarına ilham vermenin bir yolu olarak gördü. Film, ekibini karşı çıkanlara meydan okumaya ve insan dayanıklılığının sınırlarını zorlamaya çalışırken takip ediyor.
Ming Hanedanı’nın ilk zamanlarında imparator, gücünü pekiştirmek ve soyunu sürdürmek için bir güvenlik sistemi oluşturur. Bu sistemde öksüz çocuklar katı bir disiplinle yetiştirilmektedir. Bu savaşçıların en iyisi olan Qinglong’a, harem ağası Jia tarafından gizli bir görev verilir. Jia’nın gizli planlarından habersiz olan Qinglong, kısa sürede büyük bir komplonun ortasına düştüğünü fark eder ve adını temize çıkarmak için büyük bir savaşa girişir...
8-Bit Christmas, 1980'lerde Chicago'da, neslinin en yeni ve en büyük video oyun sistemi olan Noel hediyesini almak için bir arayışa giren on yaşındaki bir çocuğun hikayesini konu ediyor.
İnsan kaçakçılarının kıskacından kurtulmaya çalışan yoksul bir genç, kendi ahlak kurallarına göre yaşamak ile hayatta kalmak arasında bir seçim yapmalıdır.
Clare'in hayatı yaşıtı olan ergenlerden çok da farklı değildir. Okul tam bir işkence yuvasıdır, sevdiği çocuktan yüz bulamamaktadır, dağılmış ailesi yüzünden sürekli bunalımdadır. Clare'in yaşıtlarından tek farkı, akranlarının yaptığı gibi o sıkıcı yılların geçip gitmesini beklemektense kendisine 7 dilek sunan gizemli bir müzik kutusunun cazibesine kapılmasıdır. Dilekleri gerçekleşmesine gerçekleşir ancak hayatta hiçbir şey karşılıksız değildir! Clare bu hakikati acı tecrübeyle öğrenecektir!
Amatör bir dövüşçü kavga etmek istemediğinde ablası Anya'nın Roma'ya gidip kardeşinin suç patronu Julian'a olan borcunu ödemesine yardım etmek için elit bir seyirci karşısında dövüşmesi gerekir. Roma'ya vardığında ise acımasız Janek (Michael Bisping) tarafından kaçırılır ve kısa sürede içinde kaçırılan ve ölümcül bir kaçakçılık karteli için savaşmaya zorlanan birçok kadının arasında olduğunu fark eder. Anya'nın iki seçeneği vardır: Ya Janek'in taleplerine boyun eğecek ya da diğer kadınlarla bir araya gelip onları tutsak edenleri alt edecek.