Komedi içerikli American Reunion, bütün tanıştığımız American Pie karakterlerinin lise döneminde birleştikleri 10 yıl önce East Great Falls’a dönüşlerinden daha fazlasını içeriyor. Uzun geçirilmiş hafta sonunda hayatlarındaki değişmeleri ve bu zaman ve mesafenin aralarındaki dostluk bağını kıramadığını keşfediyorlar. 1999 yazında küçük kasaba Michigan’nın dört erkeği bekaretlerini kaybetmek için arayışa başlamıştı. Yıllar geçtiğinde Jim ve Michelle evlenirken Kevin ve Vicky hoşça kal dedi. Oz ve Heather ayrı büyüdüler fakat Frinch, hala Stifler’in annesini arzu ediyor. Şimdi de bu uzun ömürlü arkadaşlar, komedi efsanelerinin başlangıcı hormonsal gençliklerinin üzerine yetişkin hatıraları gibi geri geldiler.
İşkolik Diego küçük Benito'nun öz oğlu olmadığını öğrenince ikili, çocuğun biyolojik babasını bulmak üzere duygusal bir yolculuğa çıkar.
Peter Brock, Avustralya’da bu zaman kadar yaşamış olan en büyük ve en ünlü yarışçıdır. Ülke genelindeki ününün yanı sıra uluslararası üne de erişen Peter’in hayatı adeta bir efsanedir. Her ne kadar kameralar karşısındaki hayatı sıradan gözükse de Peter’in kişisel hayatında her insanın dayanamayacağı nitelikte duygusal olaylar gerçekleşmiştir. 26 Şubat 1945 yılında Victoria kentinin Richmond ilçesinde dünyaya gözünü açan Peter’in arabalara karşı olan ilgisi daha lise yıllarında başlamıştır. Peter’in kendisinin dediğine göre lise zamanlarında okula gitmek için kullandığı aracının freni olmadığından dolayı sürüş yetenekleri fazlasıyla gelişmiştir. Peter’in ilk ve çok sevdiği arabası olan Austin 7’yi liseli yaşlarında 10 dolara almıştı. 20 yaşına geldiğinde zorunlu askerlik görevi dolayısıyla Vietnam’da görevlendirilen Peter, sürüş yeteneklerinin iyi olmasından dolayı orduda sıhhiye biriminde ambulans sürücülüğü yapmaya başlamıştı.
Filmin senaryosu aslen Stephanie Kallos isimli yazarın 2015 yılında yayımladığı Language Arts isimli romandan esinlenilmiş olmasına rağmen bir yazar ve yönetmen olan Corline Duryée’nin kendi hayatından parçaları da filme eklemesiyle, film ilk dakikadan itibaren seyirciyi büyüleyici bir şekilde ekrana kitler. Charles (Ashley Zuckerman) lisede İngilizce öğretmenliği yaparak hayatını geçiren umutsuz ve çaresiz bir karakterdir. İngilizce dilinin yapısına hakim olmasına ve kendisini çok iyi ifade etmesinin yanı sıra dilin duygusal gücünü de kullanabilmesinde herhangi bir engel olmamasına rağmen etrafındaki insanlar ile bağ kuramamaktadır. Eski eşi Allison (Sarah Shahi) ve otistik engelli oğlu Cody (Kieran Walton) bağ kuramadığı başlıca insanlardır. Bir gün okuldayken öğrencilerinden birisi bir fotoğraf gazeteciliği fikrini ortaya atar.
Language Lessons, beklenmedik bir arkadaşlık kuran bir ispanyolca öğretmeni ve öğrencisinin hikayesini konu ediyor. Adam'ın kocası onun için sürpirz bir ispanyolca dersi ayarlar. Ancak Adam, özenle programlanmış derslerin yaşamına uymamasından endişelidir. Bir trajedi baş gösterdiğinde, İspanyolca öğretmeni Carino , ihtiyacı olduğunu bilmediği bir can simidi haline gelir. Çok geçmeden Adam, Carino ile beklenmedik, karmaşık bir duygusal bağ kurar.
Başrollerini Trace Adkins, Tom Berenger ve Drew Waters'ın paylaştığı bu Western'de, yalnız bir kahraman ve bir keskin nişancı, annesi bir haydut tarafından kaçırılan bir çocuğa annesini kurtarmaya yardım eder.
Vic ve Melinda Van Allen, evliliklerinde sorun yaşayan bir çifttir. Uzun süredir yaşadıkları sıkıntı, aralarındaki sevginin de giderek azalmasına neden olur. Evliliklerini sonlandırmak istemeyen çift, birbirlerinin başkaları ile görüşmelerine izin vererek boşanmaktan kaçınmaya çalışır. Ancak Melinda'nın birlikte olduğu kişilerin tek tek ortadan kaybolması, Vic'in baş şüpheliler arasında yer almasına neden olur.
Pedro Almodóvar’ın Julieta’sındaki rolüyle akıllara kazınan Emma Suárez’in başrolde olduğu Denize Açılan Pencere kendine dair bir şeyler yapmak için son bir şansı kaldığını hisseden bir kadının Bilbao’dan Yunanistan’a tatile gidişiyle başlıyor. Orta yaşlarını aşan Maria toprağın, denizin tadını çıkarmayı, yaşama yeniden bağlanmayı öğreniyor, bunu da kimseye kulak asmadan kendi yolundan giderek yapıyor. Maria özgürlükle birlikte aşkı da keşfediyor ve film onun keşiflerinin verdiği duyusal hazzı bize perdenin ötesinden hissettiriyor. Dünya prömiyerini San Sebastian Film Festivali’nde yapan Denize Açılan Pencere yaşlanmak, hayatta arzuları için savaşmak ve aşkı seçmek üzerine, melodrama hiç kaçmadan göz pınarlarını ince ince yoklayan bir aşk ve yol filmi.
Yalnız çalışan deniz biyolojisi öğrencisi Siobhán, araştırmasını bitirmek üzere, birbirlerine sıkı sıkıya bağlı bir mürettebatla deniz üzerinde sinir harbi ile dolu bir hafta geçirmek zorundadır. Günler geçtikçe gemidekiler arasındaki gerilim git gide artarken, Atlantik'in derinliklerinde, bilinmeyen bir yaşam formu kısa sürede tekneyi tuzağa düşürür. Mürettebatın üyeleri garip bir enfeksiyona yenik düştüğü için Siobhán, korkularının üstesinden gelmeli ve herkes kaybolmadan önce onların güvenini kazanmalıdır.
Hapisten kısa süre önce serbest bırakılan Billy, yanında sıkışıp kalan tek kişiyi, umutsuzca karaciğer nakline ihtiyacı olan annesi Grace'i kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacaktır ve annesi artık yasal seçeneklerin dışındadır.