40'larındaki üç yakın arkadaş, Fransa'nın güneyinde kendilerinden çok daha genç erkeklerle ateşli ilişkilere yelken açarken kayıp ve kalp kırıklığıyla mücadele eder.
İki erkek kardeş bir düğün için kendilerine eşlik edecek güzel kızlar ayarlamak isterler. Çözüm olarak da internete bir reklam videosu koyarlar. Fakat işler beklediklerinden daha farklı gelişir ve video bir anda kocaman bir viral kampanyasına dönüşür!
Clemency, idam koğuşunda gardiyanlık yapan Bernadine Williams isimli bir kadının yaşadıklarını, iş ve özel hayatı arasında denge kurmaya çalışmasını konu alıyor * Bu filmin can damarı senaryo değil. Ona takılıp kalırsak filme çok puan veremeyiz, gözümüzde de büyütemeyiz. Yaşattığı psikoloji bu filmi güzel yapıyor. Üstelik film birçok yönden de bize idam cezasını sorgulatıyor. Daha önce Mercy isimli filmde de bunun gibi idam cezası üzerinden sorgulama yapılmıştı. Ama bakış açıları farklı bu iki filmin. İkisini de izlerseniz demek istediğim anlaşılır... Her şeye rağmen güzel oyunculuk ve yaşattığı psikoloji için şans verin derim.
“Memphis Belle”, İkinci Dünya Savaşı'nda kullanılan bir bombardıman uçağıdır. Genç bir mürettebat tarafından, Avrupa'ya yapılan tehlikeli bombardıman saldırılarında kullanılmaktadır. Mürettebatın, görevlerini tamamlayıp evlerine dönebilmeleri için, son bir bombardıman saldırısı daha yapmaları gerekmektedir. Mürettebat, son uçuştan önceki brifingde, o günkü hedefin, çok sayıda müttefik kaybına neden olan, ağır savunma hattı olan Dresden olduğunu fark eder.
Yazarlığını ve yönetmenliğini Türk yönetmen Emre Şen’in üstlendiği filmin türü dram, gerilimdir. Ayrıca yönetmen Emre Şen’i filmde Can karakteri olarak göreceğiz. Baş karakter Julianne (Shipra Jain Khanna ) geçmiş dönemde yaşadıkları yüzünden bir çıkmazın içine girmiştir. Psikolojik sorunları ile beraber sosyal hayata uyum sağlamakta da sıkıntılar yaşamaktadır. Bu problemleri aşmak amacı ile internet üzerinden grup toplantıları düzenlemekte ve katılmaktadır ancak bu toplantılar onu daha büyük çıkmaza sürükler. Çevresindeki insanlar ne kadar yardım etmek istese de Julianne her geçen gün yalnızlaşmakta ve durumu gittikçe ciddileşmektedir. Bu sorunları gidermek için yeni bir terapist (Carol) ile görüşmeye başlar. İlk defa bir insana karşı yakın hissetmeye başlar ve ona içini açar. Bir süre sonra annesinin söylediklerinden dolayı terapilerin üzerinde etki yaratmadığını düşünmeye başlar. Ancak terapist Carol ile aralarındaki bağ alışılmışın dışındadır. Bu yüzden aralarındaki iletişim devam eder. Jullienne ile hiç tahmin etmeyeceğiniz ortak bir paydada buluşan Carol, Jullienne’in durumunun mesleğini etkilemesine rağmen onun peşini bırakmaz.
Bir doktor kendine bir ekip kurarak bir mağaranın içine girerler. Burada Maya kalıntılarını araştırmaya başlarlar. Aradıklarında ise suyun altında bulacakları şey onları şaşkına cevirir.
Sıradan bir yaşamı olan genç Max McGrath’in hayatı Steel ile tanışmasıyla değişecektir. Max’in içinde var olan doğaüstü güçler, Steel’in rehberliğiyle ortaya çıkacaktır. Muazzam yeteneklerle donatılan Max ve arkadaşı Steel, Max Steel olarak beraber gizemli maceralara atılacak ve dünyayı tehdit eden karanlık güçlere karşı savaşacaklardır.
Kadrosunda Jesse Borrego, Anthony Guajardo, Sean Koetting gibi isimler bulunan The Margarita Man (Margaritacı) filminin yönetmenlik koltuğunda Daniel Ramos oturuyor. The Margarita Man (Margaritacı) filmi, Meksika kökenli, büyüdüğünde babası gibi işçi sınıfından biri olmaktan korkan, büyümek ve yol almak için üniversiteye giden Miguel Martinez’in, okulda verdiği partiler yüzünden odasında oluşturduğu 15.000 dolarlık zararı, okulunun ve odasının ücretlerini ödeyebilmek için insanlara Margarita satmaya başladıktan sonra yaşadıklarını anlatıyor. Parti yapmakta usta ve onun dışındaki konularla da pek ilgilenmeyen genç Miguel, insanlara sattığı Margarita’dan inanılmaz bir geri dönüş alınca, internette viral olmaya başlıyor ve herkes organizasyonları için Miguel Martinez namı diğer Margaritacı’yı tutmak için sıraya giriyor. Bu sırada hoşlandığı genç Tiffany’nin erkek arkadaşının radarına takılan Miguel, Tiffany’nin nüfuslu ve burnu havada sevgilisinin ona karşı yaptıklarıyla uğraşmak zorunda kalıyor. Her şey yolunda giderken önce Miguel’in arabasını çektiren burnu havada zengin genç oğlan, Miguel’e büyük bir suç atarak işleri Miguel için daha da zora sokuyor.
Film, 1930’lu yılların Hollywood’u etrafında gelişiyor. ‘Yurttaş Kane (Citizen Kane)’ filminin yazım sürecine odaklanan ve yapımın Oscar ödüllü senaristi Herman J. Mankiewicz’in hayatına şahitlik edilirken 1930’ların Hollywood’u, Orson Welles için filmin senaryosunu bitirmeye çalışan hiciv ustası ve alkolik Mankiewicz’in gözünden yeniden değerlendirilecektir.
2008 yılının kült müzikal filmi Mamma Mia'nın devam halkasında; karakterlerin dününü ve bugününü araştırmak, geçmişte oluşan ilişkilerin günümüze nasıl etki ettiğini göstermek üzere zamanda geri ve ileri gidiliyor. Bir yandan Donna’nın gençlik çağlarını (Lily James) ve Sophie’nin üç babasıyla nasıl tanıştığını göreceğimiz geçmişe giderken, bir yandan da Sophie’nin (Amanda Seyfried) tıpkı Donna (Meryl Streep) gibi genç yaşta hamile kaldığını ve tıpkı annesinin almak zorunda olduğu riskleri kendisinin de alması gerektiğini fark ettiği geleceğe gideceğiz.