Erkek arkadaşı ile bir kulübede yaşayan Charlotte hamile olduğunu öğrendiği sırada, henüz çocuğu doğuracağı bile kesin değilken, erkek arkadaşı Ben’i at tekmelemesi sonucu kaybeder. Avustralya’ya taşınma planları yapan çiftin planları ve hayatları alt üst olur. Zaten psikolojik olarak hassas olan Charlotte iyice kötüleşmeye ve halüsinasyonlar görmeye başlar. Bebeğin ve Charlotte’un iyiliğini isteyen Ben’in ailesi Charlotte’a yardım teklif eder, en azından bebek doğana kadar ama günler geçtikçe Charlotte’un içinde bir şüphe büyümeye başlar, kendisini orada zorla tuttuklarını ve onu öldürmeye çalıştıklarını düşünür. Fakat bunun kendi hastalığının sonucu olduğunu düşündüğü için yok sayar. Fakat çayında ilaç parçaları bulması ve kapıların kilitlenmesi onu iyice çıldırtır. Ben ailesinin tek umursadığı bebektir ve Charlotte umurlarında değildir. Ben’in üvey kardeşi her ne kadar Charlotte’un üzerine titrese ve ihtiyaçlarını karşılasa da, halüsinasyonları ve rüyaları sıklaşan Charlotte en iyi çarenin kaçmak olduğuna karar verir. Bakalım Charlotte’un erkek arkadaşının aşırı korumacı annesinden kaçıp bebeğiyle rahata ermesi ona nelere mal olacak?
Gelin, zamanında kadın suikastçılardan oluşan bir grubunun parçasıdır. Bill ve öteki suikastçılar ona karşı birleşince konumunu bırakmıştır. Düğünü sırasında saldırıya uğrar. Kilisedeki herkes öldürülür. O da karnındaki bebeğini düşürür ama hayatta kalmayı başarır. 5 yıl boyunca komada kalan Gelin, bir mucize eseri hayata geri döner. Artık tek amacı vardır: Ona pusu kuran Bill ve adamlarını teker, teker öldürmek.
Joseon Hanedanlığı'nın en büyük kılıç ustalarından ve kraliyet muhafızlarından biri olan Tae-yul, krala karşı bir darbede gözlerinden birini kaybettikten sonra inzivaya çekilir. Şehirden uzakta, basit bir hayat süren Tae-yul, kızının kaçırılmasının ardından onu kurtarmak için kılıcını bir kez daha kınından çıkarmak zorunda kalır.
2. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Britanyalı bir dul, kendi kendini yetiştirmiş bir arkeologdan arazisindeki höyükleri kazmasını isteyince şaşırtıcı bir keşfe yol açar.
Auburn, Güney Dakota’da 3 hafta önce bir soygun yaşanmıştır. Yaşanan soygun 5 kişilik bir ekibin işidir. Polislerin sistemli çalışması ile soygunculardan 4’ü yakalanmış ve hapse atılmıştır. Ancak ekibin 5. üyesi kayıptır. Polis her yerde ekibin 5. elemanı olan yaralıdır ve kanundan kaçmak için ölümü bile göze almıştır. Ancak kurtarıcısı hiç ummadığı biri olacaktır. İşitme engeli bulunan küçük bir çocuk olan Wesley, yaralanan adamı güvenli bir sığınağa taşır. Orada yaralarını sarar ve iyileşmesi için başında bekler. Zaman içinde bu küçük çocuk ve tehlikeli kanun kaçağı arasında sıradışı bir arkadaşlık oluşur. Wesley iyileşmesine yardım ettiği bu gizemli yabancıya bir hayli bağlanmıştır. Ancak polis Wesley’nin kapısına dayanıp onu sorular sormaya başladığında asıl tehlike başlayacaktır. Bir taraf seçmek zorunda kalan Wesley, yeni arkadaşı için işleri daha da kötü hale getirme potansiyeline sahiptir...
Kadrosunda Grits Carter, Russ Skains, Anne Nichols Brown gibi isimlerin rol aldığı filmi, Jimmy Tyson ismi yazıp, yönetiyor. Jimmy Tyson’ın hem senaristliğini hem de yönetmenliğini üstlendiği 2020 yılında korku severlerin beğenisine sunulmak üzere vizyonlardaki yerini alan Squatter(Katil) filmi, bir kayıp ihbarı ile başlayıp, gençlerin planladığı partinin beklenmedik olaylarla karşılaşmasını anlatıyor. Filmde, genç bir arkadaş grubu, Caleb isimli gencin ailesin ait eski bir evde parti vermeye ve arkadaşlarını davet etmeye karar veriyor. Eğlenceli görünen ve öyle de başlayan bu parti de, uyuşturucu, alkol, müzik ve tabii ki bunların yanında eğlence maksimum düzeydeyken, arkadaş grubu bir bir dağılmaya ve kaybolmaya başlıyor. Geride kalan herkes alkolün veya uyuşturucunun etkisinde olduğu için, gidenlerin geri gelmediğini fark etmeleri uzun sürüyor. İçlerinden birinin abisinin partiye gelip, kız kardeşini sormasıyla birlikte eve giren Caleb’in yeni arkadaşı, partinin başından beri gerçekleşen korkunç durumla karşı karşıya kalıyor ve partinin seyri bir anda değişiyor.
Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Jo Tae-Oh , babasından sonra onun koltuğunu alarak başarılı bir yönetici olmak zorundadır. Ancak genç adam, bu hayattan çok sıkılmış ve tehlikeli hırsların esiri olmuştur. Çok geçmeden bir suç çetesi kuran Jo, dedektif Seo Do-Cheolun dikkatini çeker. Dedektif, Jo'yu yakalamayı kafaya koymuştur.
Selene(Kate Beckinsale), kendisine ihanet eden Lycan'ların ve Vampirler'in sürekli tehdidi altındadır. Bu zor durumda yanında sadece David (Theo James)ve babası Thomas (Charles Dance)vardır. Sonunda kendisini feda etmesi gerekse bile, Lycan ve Vampirler'in ezeli savaşını durdurması gerekecektir.
Kör bir kütüphaneci, moral bozucu kriket oyuncusu ve ıssız psikiyatrist olarak her biri intikam almak ve salıverilmek istiyor, hayatları ürkütücü etkiler altında örtüşüyor.
Yaşlı bir anne (Catherine Walker) ve okültist biri (Steve Oram), kara büyü ritüellerini uygulamak için Kuzey Galler'de bir izole eve çekilir. Çift, ölülerle iletişime geçmeyi ummaktadır, ancak büyücülük yolundaki çabaları daha dehşet verici bir şeye yol açacaktır. Liam Gavin tarafından yazılmış ve yönetilmiştir.