Eminence Hill bölgesinde, zihinleri yıkanmışçasına pedere bağlı olan halk, Royce Tullis ve Gretchen’i esir alır. Onları bulmak içinse eski bir kovboy olan Noah’a, Amerika Birleşik Devletler’i Mareşal’i Quincy Foster eşlik edecektir. Karşılaştıkları zorluklara karşı birlikte kafa tutmak zorunda olan bu iki zıt adam, yolun sonunda görüp hapsedilenleri kurtarmak için uzun bir yolculuğa çıkar. Yolda eski bir tanıdığına rastlayan Noah’ın yaşadığı ikilemle, vicdanı ve görevi arasında kalan bir Mareşal’in hissettikleri ise yolun tamamıyla kıyaslandığında sadece basit olaylar olarak kalacaktır. Yönetmenliğini ve senaristliğini Robert Conway’in üstlenmiş olduğu “Eminence Hill”, 2019 yapımlı bir kovboy filmi olarak karşımıza çıkıyor ve konunu ele alınış biçimiyle türevlerine fark atıyor!
Ailesi kırsal kesimde vahşi akıncılar tarafından öldürülen genç bir çiftçi olan Lukas, intikam için destansı bir arayışa başlar ve görkemli bir ejderha ve paralı asker Darius ile beklenmedik bir üçlü oluşturur.
60’lı yıllarda Londra'da geçen filmde, Ronald ve Reginald Kray adlı ikiz kardeşler şehri hakimiyeti altına alan ünlü bir çete olan The Firm’ün liderleridir. Her geçen gün güçlerine güç katan ikiz gangsterler, daha fazla bölge ve paraya sahip olmaktadırlar. Ancak bu yükseliş Reggie'nin karısı Frances'in (Emily Browning) ortaya çıkmasıyla tehlikeye girecektir. Frances kocasını işi bırakması için ikna etmeye çalışınca ortaklıkları ve The Firm imparatorluğu yıkılmanın eşiğine gelir.
Destansı bir bar maratonu denemesinden 20 yıl sonra, beş çocukluk arkadaşı içlerinden biri içki maratonunu yeniden denemeye karar verince bir araya gelirler. Gönülsüz arkadaşlarıını doğdukları yere geri dönmeye ve efsanevi bar “Dünyanın Sonu”na ulaşmaya 40 yaşındaki Gary King ikna eder. Geçmişleriyle bugünlerini uzlaştırmaya çalışırken, gerçek mücadelenin gelecek olduğunu ama sadece kendilerinin değil tüm insanoğlunun geleceği olduğunu fark ederler. “Dünyanın Sonu”na varmaları dert edecekleri son şeydir.
Yıllar boyunca, dünyanın dört bir yanında -Buenos Aires, Seul, Fransa, Almanya, Çin- belgelenmiş UFO görülmesi vakalarına rastlandı Ama 2011'de, eskiden sadece görülen şeyler, Dünya'nın bilinmeyen güçlerin istilasına uğramasıyla korkunç bir gerçek haline dönüşür. İnsanlar dünyanın büyük şehirlerinin düşüşünü izlerken, Los Angeles kimsenin beklemediği bir savaşta insanlığın son cephesi haline gelir. Bir Deniz Piyadesi Başçavuş (Aaron Eckhart) ve yeni taburu, kumda bir sınır çizgisi çekerek benzersiz ve daha önce hiç karşılaşmadıkları bir düşmana karşı mücadeleye girişirler.
2. Dünya Savaşı'nın kaderini belirleyen olaylardan biri olan Dunkerque Tahliyesi'ni konu edinen film, yüz binlerce İngiliz ve müttefik askerlerinin etrafının düşman askerleri tarafından sarılması ile başlar. Arkaları deniz olan bir yerde sıkışan askerler, düşman saldırısına karşı çaresiz bir durumda kalırlar.
Film, iki yabancılaşmış kız kardeşin etrafında şekilleniyor. Bu kız kardeşler, bir yeraltı müzik festivalinde yaşadıkları travmatik bir olayın ardından, arkadaşlarıyla birlikte 48 saat süren şiddet dolu bir kasırgaya kapılırlar. Festivalin karanlık ve kaotik atmosferi, beklenmedik bir olayla daha da derinleşir ve bu durum, kız kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve çevrelerindeki insanlarla olan bağlarını yeniden değerlendirmelerine neden olur. Film boyunca, kız kardeşler sadece dış dünyadaki tehlikelerle değil, aynı zamanda kendi içlerindeki korku ve güvensizliklerle de yüzleşmek zorunda kalırlar. Bu süreç, onların geçmişte yüzleşmedikleri sorunları ile hesaplaşmalarını gerektirir ve bu da onları daha da zorlayıcı bir hâle sokar. Film, izleyiciye sürekli artan bir gerilim sunarak, mücadeleler ve kararlar arasında gidip gelirken, insani ilişkilerin karmaşıklığını ve kriz anlarında insan doğasının ne yönde evrilebileceğini sorgulatır.
Klanını onurlandırmaya can atan genç köylü Dong Yilong (Henry Lau), savaşçıların seçildiği bir turnuvada yarışmak için riskli bir yolculuğa çıkar.
Bobby, Angel, Jeremiah ve Jack Mercer çocuklukları birlikte geçen bambaşka karakterlere sahip 4 kardeştir. Zamanla hepsi annelerinin yanından ayrılır. Yıllar sonra annelerinin ölümü üzerine cenaze törenine katılmak için bir araya gelirler.Annelerinin ölümünü merak eden kardeşler, olayı araştırmaya başlarlar. Olayı araştırdıkça, Mercer kardeşler birbirlerine daha çok bağlanırlar ve olayı çözmek için var güçleriyle çalışırlar.
Bir grup üst düzey yetenekli ve eğitimli Uzay Denizcisi, ısrarla kendilerine gelen bir yardım çağrısına cevap vermeye karar verirler. Fakat bu yardım çağrısı, yüksek gizlilikte olan ve bu yüzden de pek fazla kişinin bilmediği, Phobos’ta konuşlanmış olan bilimsel bir üsten gelmektedir. Phobos ise Mars’ın yakınlarındaki bir aydır. Uzman uzay denizcileri, cevap verdikleri bu yardım çağrısına doğru giderken, yalnızca yardıma muhtaç birilerini bulacaklarını düşünüyorlardır fakat işler hiç de bekledikleri gibi gitmez. Phobos’a ulaştıkları zaman, gördükleri manzara oldukça tüyler ürperticidir. Mars’ın yakınlarındaki bu ay, bir grup kötü niyetli şeytan tarafından, asla geri verilmemek üzere işgal edilmiştir. Denizcilerin, bu şeytanlar karşısında fazla bir seçeneği yoktur ama bilimsel üslerini zarar almadan kurtarmak da onların elindedir. Savaş kaçınılmaz görünüyordur, çünkü işgalci şeytanların tek ama tek bir planı ve amacı vardır; dünyaya, kendilerinin uzun süredir içinde yaşadıkları gerçek Cehennem’i getirebilmek.