Bir zamanlar araba dünyasının başarılı işadamlarından Ben Kalmen'in hayatı yokuş aşağı gitmektedir Ta üniversitede aşık olup evlendiği karısından boşanmıştır İş konusunda verdiği yanlış kararlar onu iflasın eşiğine getirmiş, bu durum aile içinde çatlaklar yaratmıştır Kendinden daha genç bir kızarkadaşı vardır; Jordon… O aynı zamanda hatırı sayılır bir otomobil üreticisinin kızıdır İçinde bulunduğu şartlar ve aldığı kararlar Ben Kalmen'i geri dönülmesi zor bir noktaya sürükler.
Film 1962 yılında yaşanan Küba krizini konu alıyor. Sovyetler Birliği Küba'ya nükleer füzeler yerleştirmeye kalkışınca ABD yönetimi zor bir kararın eşiğine gelir. Füzelerin yerleştirilmesini engellemek için, Küba'yı işgal dahil her türlü planı gözden geçiren Pentagon ve Beyaz Saray bir yandan da gerginliğin bir savaşa dönüşmesini engellemek zorundadır. Bu kararı verirken Başkan John F. Kennedy (Greenwood) 'nin en yakın çalışma arkadaşı, yardımcısı ve danışmanı Kenneth P. O'Donnell (Kevin Costner) 'dir.
Globo Spor Salonu’nun hem kurucusu hem de sahibi olan White Goodman’ın (Ben Stiller) en büyük isteği Average Joe’s adındaki spor salonunu ele geçirebilmektir. Sahip olduğu salonun Goodman’ın eline geçmesini istemeyen Peter LaFleur’ın (Vince Vaughn) ise başı büyük derttedir: 50 bin doları zamanında bulamazsa korktuğu şey başına gelecek. İhtiyaç duyduğu bu parayı bulmanın en kolay yolunun yakartop turnuvasına katılmak olduğunu düşünen Peter, arkadaşları ile sıkı bir takım kurar ama ne yazık ki açgözlü Goodman da bu turnuvaya katılır ve kıyasıya bir mücadele başlar.
Gibbons ve teknoloji uzmanı Toby Lee Shavers Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın XXX yeraltı operasyon merkezine bilinmeyen bir grup tarafından yapılan ölümcül bir saldırıdan kurtulmayı başarırlar. Gibbons katillerin hükümetin içinde radikal ve gizli muhalifler tarafından gönderildiğinden şüphelenir ve bunların izini sürmesi için yeni bir ajan aramaya başlar. Gibbons bu kez, içteki isyanın kaynağını keşfetmesi için deneyimli, sağlam bir askeri eğitim almış, ama sokaklarda da söz sahibi birini istemektedir. Ne yazık ki, bu iş için biçilmiş kaftan olan kişi hapistedir.
86-87 yılları arasında basılan 12 sayıdan oluşan Watchmen yayınlandığı Soğuk Savaş Dönemi’nden fazlasıyla etkilenmiş bir çizgi roman. 85 yılında, Amerika ve Sovyetler Birliği’nin nükleer savaşın eşiğinde olduğu sıralarda New York’ta geçen hikayede, süper kahramanlar kostüm ve maskeleriyle günlük hayatın bir parçası olarak halkın arasında yaşamaktadırlar. Kendilerine atfedilen “süper-kahraman” tanımının aksine, ironik olarak süper güçleri olmayan bu kahramanlar, kanunlara bağlı olmadan kendi çabalarıyla adaleti sağlamaya çalışmaktadırlar. Eski arkadaşlarından birinin öldürülmesi üzerine, cinayeti araştırmaya başlayan Rorschach, aslında bu olayın süper kahramanlara yönelik çok daha büyük bir komplonun başlangıcı olduğunu düşünmeye başlar. Bunun üzerine, bu komployu engelleyebilmek için, dağılmış olan eski takımını bir araya getirmek için çalışacaktır.
Tom Hardy babası gibi bir polistir ama babasının görev sırasında öldürülmesi onu çok üzer. Yaptığı araştırmalar sonucu ileri sürdüğü suçlamalar biraz fazla gelince üstleri onu nehir devriyesi olarak görevlendirirler ve yanına da bir bayan polisi ortak olarak verirler.Önceleri yeni ortağı ve yeni görevine pek ısınamayan Tom zamanla işine alışmaktayken babasının katili onun peşine düşer çünkü Tom rahat durmamakta ve o katili ortaya çıkarmak için gizli gizli araştırmalarını sürdürmektedir. Bu araştırmalar katili kimliği ortaya çıkacak diye telaşlandırmış ve bu işe bir son vermek için Tom'un ortadan kaldırılması gerektiğine inandırmıştır. Onun için katil Tom'u öldürmek için girişimlerde bulunur ama Tom hiç de kolay yutulur bir lokma değildir. Üstelik babasının katilini ortaya çıkarmak için her şeyi yapmayı göze almıştır.
Juilliard'daki ikinci yılında şizofreniye yakalanan müzik dahisi Nathaniel Ayers, hastalığının ilerlemesi üzerine evsiz barksız kalarak Los Angeles sokaklarına düşer. Hayatını keman ile çello çalarak sürdürmeye çalışan Ayers'ın, zamanla hayatı değişmeye başlar. Robert Downey Jr.'ın canlandırdığı Steve Lopez karakterinin gerçek hayattaki kitabından uyarlanan film, aynı zamanda rolü için bolca çello dersi alan metod oyuncusu oscarlı Jamie Fox'un da varlığıyla merak uyandırıyor.
Genç bir adam annesinin en büyük hayalini hayata geçirmeye karar veriyor... Tourette Sendromu olan Vincent annesinin ölümünden sonra politikacı olan babası tarafından bir kliniğe yatırılır. Orada anoreksis (iştahsızlık) Marie ve saplantı nevrozu olan oda arkadaşı Alex ile tanışır. Vincent annesinin son isteği olarak onun denizi bir kez daha görmesini istemektedir. Bu iş için bu üçlü klinikten kaçarlar. Terapist Dr. Rose’un arabasını çalarlar ve İtalya’ya doğru yol almaya başlarlar. Vincent annesinin küllerini bir bonbon kutusunda yanında taşımaktadır. Vincent’ın babası Dr. Rose ile birlikte bu üçlüyü aramaya koyulur. Önceleri sadece sevgiyle yaklaşmadığı oğlunu tekrar kliniğe götürmek için endişelenen baba, Dr. Rose ile geçirdiği zaman boyunca oğlu için daha yeni duygulara sahip olacaktır.
Bu hareketli öyküde, hoyrat bir kent okulundaki öldürücü bir uyuşturucu çetesinin peşine düşen paralı bir askerin mücadelesini işleniyor. Okul, korkunun, şiddetin, uyuşturucunun ve otomatik silahların kol gezdiği bir yerdir.
Tutku, aşk, ihanet. Yakışıklı, varlıklı ve karizmatik David Aames rüya gibi bir hayat sürmektedir. Bir gün hayatının kadınıyla karşılaştığını düşünür. Tek sorun onun, en yakın arkadaşının kız arkadaşı olmasıdır. Kısa süre sonra kız arkadaşının sebep olduğu bir araba kazasında yüzü tanınmayacak şekilde parçalanır. Hayata küsen David’in karşısına, onu eski haline döndürebileceğini söyleyen bir doktorun çıkmasıyla kendisi için hayaller ve gerçek arasında tehlikeli bir serüven başlar.