Mutlu ve huzurlu görünen bir kasaba, aslında onu çevreleyen ormanın verdiği dehşeti yaşamaktadır. Ormanda, tam olarak ne olduklarını bilemeseler de onlara korku dolu bir yaşantı sürdüren yaratıklar vardır. Bu yaratıklar ve kasabalılar arasında garip bir tür anlaşma vardır, kasabalılar ormandan uzak durdukça yaratıklar da kasabaya bulaşmamaktadır.Ancak bir gün, meraklı Lucius Hunt, ormanı keşfetmeye karar verir. Bu hareketi, taraflar arasındaki gizemli anlaşmayı bozacak ve yaratıkların kasabaya gelmesine sebep olacaktır.6. His, Ölümsüz ve İşaretler ile gerilim ve fantastik öğeleri başarıyla birleştirerek büyük beğeni toplayan yönetmen M. Night Shyamalan, Village ile de hem türün meraklılarını, hem de kendi takipçilerini oldukça heyecanlı bir bekleyişe soktu.
Bahçesindeki salıncakta sallanırken, bir adam tarafından kaçırılan ve adamın bir domuz çiftliğinde işleyeceği korkunç cinayetlere tanıklık etmesi için zorlanan 6 yaşındaki Martin Bristoll’un gerilim dolu hikayesinin anlatıldığı ‘Bereavement’, 2004 yılı yapımı ‘Malevolence’ filminin öncesini anlatan bir prequel filmi.
Genç Penny psikoloğunun yardımı ile arabalara olan fobisinden kurtulmaya çalışmaktadır. Beklenmedik olaylarla en büyük korkusu gerçek olmuştur.
Stajyer bir bakıcı olan Lucy'nin işteki ilk günüdür. Koma'daki yaşlı Bayan Jessel'in büyük ve ıssız evinde yalnızdır. Eski bir dansçı olan Bayan Jessel'in evinde gizli bir hazine olduğunu öğrenen Lucy ve arkadaşları William ve Ben eve gizlice girip bu hazineyi arama kararı alırlar. Geceleyin eve girdiklerinde hiç ummadıkları korkunç doğaüstü olaylar yaşayacaklarından habersiz olan bu gençler için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır..
Şeytani Ogre, 1800’lü yıllardan beri başı beladan bir türlü kurtulamayan Ellensfor kasabasındaki hakimiyetini sürdürmektedir.
Gezgin haber muhabiri Cindy Campbell, televizyon programları arasında önemli bir haber bulmak için yola koyulur. Kısa sürede, tüm dünyayı tehdit eden, uzaylı istilası, katil video kasetleri, garip ekin çemberleri, Seçilmiş Kişi kehanetleri, ürkütücü gözlü çocuklar, hırslı beyaz rapçiler ve hatta Michael Jackson’ın tutuklanması gibi gelişmelerin acımasız saldırısını ortaya çıkarır. Devasa büyüklükteki komplolarla ve onu her yere takip eden çok tuhaf insanlarla karşı karşıya kalan Cindy, dünyayı ele geçirmemesi için kötülükle tekrar savaşmak zorundadır.
Günümüzün en popüler korku filmleriyle dalga geçen bu filmde, bir grup tanıdık görünümlü genç, kendilerini, belli belirsizden biraz daha kolay tanınabilir maskeli bir katil tarafından takip edilirken bulur. Kurbanlar ve kahkahalar artmaya başladıkça, favori korku filmlerinizden hiçbiri, bu korkunç komik parodinin jilet gibi keskin taşlamasından kaçamayacaktır.
Zombie Ekibi isimli grup, Los Angeles polis istasyonunun bir koludur. ‘Cobra’ lakaplı Marion Cobretti, bu ekipte çalışan bir polis memurudur. Sıradan bir günde alışverişe çıktığı bir markette saldırıya uğrayan Cobretti, kendisini öldürmeye çalışan tetikçiyi alt ederek kendisini savunmayı başarır. Bu süre içerisinde çeşitli ölümlerle çalkalanan gündem ve ortaya çıkan yeni bir faşist grubun arz ettiği tehlikeler Los Angeles polisini zorlu bir mücadeleye sürükleyecektir. George P. Cosmatos’un yönetmenliğini yaptığı film başrollerinde Slyvester Stallone gibi türün en önemli oyuncularından birini barındırıyor.
Ailesi, çok zengin olan Henry ile evlendirmek istediğinden, Valerie ve sevgilisi Peter incelikli bir kaçma plânı yapar. O sırada kasaba meydana gelen korkunç bir olayla oldukça sarsılır. Valeri’nin kız kardeşi, civardaki ormanda bir kurt adam tarafından öldürülmüştür. Yardım için çağrılan ünlü kurt adam avcısı Peder Solomon, gündüzleri insan formunda olan kurdun aralarından biri de olabileceğini söyler.
Film, önüne gelenle seks yapmayı ve yattığı erkekleri bir daha aramamayı kendine bir intikam ve bir hayat felsefesi haline getirmiş bir kız, rock yıldızı olma hayalinde tembel bir genç, ve bir Irak gazisinin hayatlarının araba kazasından beter bir şekilde birbiriyle çarpışmasını anlatıyor. Irak gazisi rolünde Tomb Raider filmlerinden hatırlayacağımız Noah Taylor harikalar yaratıyor. Film bittikten sonra bütün kalabalık alkışlarken, ben sessizce yerimde durup filmi sindirmeye çalıştım. Bazı filmlerin gücü, film bitince ayağa kalkıp alkışlamanıza engel oluyor.Yönetmenlik koltuğunda The Living and The Dead‘den (2006) hatırladığımız Simon Rumley’nin olduğu filmi oldukça keskin ve affı olmayan bir film olarak tasvir edebilirim.