Aynı yatılı okula giden ikizler etrafında dönen bir drama. İki kardeşin hikayesi çevresinde gelişen bu drama, okuldaki yaşamlarının karmaşıklığını ve ilişkilerinin derinliğini anlatıyor. İkizler, aynı ortamda büyümelerine rağmen, farklı kişiliklere ve ilgi alanlarına sahiptir. Birinin popüler, diğerinin ise daha içe dönük olduğu bu ikili, hem okulda hem de aileleriyle ilişkilerinde zorluklarla karşılaşır. İkizlerin yaşadığı benzerlikler ve farklılıklar, hem birbirlerine olan bağlarını güçlendirir hem de aralarında rekabeti körükler. Okuldaki olaylar, arkadaşlıklar, aşklar ve çatışmalar üzerinden ilerleyen bu hikaye, gençlik döneminin zorluklarına ve ikizlerin kendilerini bulma sürecine odaklanır. İkizlerin iç dünyalarına giden bu yolculuk, okuyucuya hem duygusal hem de düşünsel bir deneyim sunar.
The Ring’in çıkış noktası, bir çok Hollywood geriliminde olduğu gibi bir şehir efsanesi..Fakat bu kez ortada kabus gibi görüntülerle dolu bir video kaseti vardır. Bu kaseti izleyenlere esrarengiz bir telefon gelmekte ve yedi gün içinde ölecekleri bildirilmektedir. Bayan gazeteci Rachel Keller önceleri bu konuya kuşkuyla yaklaşır. Ancak kaseti izleyen dört gencin arka arkaya esrarengiz biçimde ölmesi üzerine düşüncesi değişmeye başlar. Araştırmacı gazetecilik tutkusuna yenik düşen Rachel, bu video kaseti ele geçirip kendisi izler. Artık hayatı tehlikededir. Üstelik sadece kendisinin değil, oğlununun da hayatı tehdit altındadır. Arkadaşı Noah’ın yardımını isteyen Rachel’in önünde bu sırrı çözmek için sadece yedi gün vardır..
Gazeteci Rachel'ın, oğlu Aidan'la birlikte Seattle'da yaşadığı korkunç olayların ardından 6 ay geçmiştir. Genç kadın ve oğlu, dehşet dolu anılardan kaçmak için Oregon'daki küçük bir sahil kasabasına taşınırlar. Ama tedirgin edici geçmişi, burada da Rachel'in karşısına çıkar. Bir cinayet mahallinde bulunan delillerin arasındaki bir video kaset tanıdık bir işarettir. Yoksa kötücül Samara'nın itikam isteyen ruhu yeniden mi iş başındadır? Hideo Nakata, 1999 yılında çektiği Japon Ringu 2'sinin ardından bu kez Hollywood Halka'sıyla karşımıza çıkıyor. Bu kez bir kez daha Rachel rolüne soyunan Naomi Watts'ın yanı sıra filmin kadrosunda Simon Baker ve yıllar önceki Günah Tohumu Carrie rolü ile ünlen bir başka kült korku figürü, Sissy Spacek de yer alıyor.
Amerika’nın Büyük Bunalım yıllarında geçen filmde, FBI ajanı Melvin Purvis’in o dönemin en ünlü suçluları John Dillinger, Baby Face Nelson ve Pretty Boy Floyd’u cezaevine tıkma çabası anlatılıyor.
İlişkiler üzerine sıradışı bir yol hikayesi... Bir yaz günü Fransa'nın güneyine doğru kendi arabasıyla görünüşte amaçsızca direksiyon sallayan Sam, yolda Matthieu ve Lea adındaki kardeşleri arabasına alır.Birlikte bulundukları süre zarfında tartışmayı, birbirlerini tanımayı ve sevmeyi öğreneceklerdir.
Bir doktoru kurtarmak üzere savaşın harap ettiği Afrika'daki bir ormana gönderilen deniz komandosu, doktorun baktığı mültecileri de kurtarması gerektiğini fark eder.
Gizli ajan Ethan Hunt beyazperdeye geri dönerken, bugüne kadar karşılaştığı en amansız rakibini de yanında getirdi. Hunt ile ekibi bugüne kadar izini kimsenin takip edemediği silah satıcısı ve bilgi sağlayıcısı Owen Davian’a karşı zor bir göreve soyunuyor.60’ların ünlü dizisinden günümüze kadar popülaritesini kaybetmeyen Görevimiz Tehlike’nin beyazperdedeki üçüncü macerasında yönetmen koltuğunu J.J. Abrams devam aldı.Lost ve Alias dizilerini yaratarak TV dünyasında büyük sükse yapan, kendine has ciddi sayıda bir hayran kitlesine sahip Abrams’ın beyazperdeye attığı bu dev adımı heyecanla karşılamamak mümkün değil.Üstüne üstlük genç yönetmen arkasına Tom Cruise gibi bir starla, Capote’yle, uzun yıllardır hak ettiği Oscar’a kavuşan Philip Seymour Hoffman’ı da almış durumda.
Eski bir IMF ajanı olan Sean Ambrose, Chimera adlı ölümcül bir virüsü ele geçirmeye çalışmaktadır. Virüsü ve antivirüsünü kullanarak borsayı kontrolüne alarak bir servet yapmak isteyen Ambrose'un peşine Ethan Hunt düşer. Ethan, Ambrose'u bulabilmek için onun eski sevgilisi Nyah Hall'u kullanmaya karar verir. Ancak Nyah'ın büyüleyici güzelliği, Ethan'ın ona aşık olmasına ve önceliklerinin değişmesine sebep olur.Duygusal yönü de aksiyon dolu içeriği kadar ağır basan filmin yönetmeni, Hong Kong'lu aksiyon ustası John Woo. Brian De Palma'nın çektiği ilk filme oldukça farklı bir devam çeken Woo, nefes kesici aksiyon sahneleriyle izleyiciyi koltuklarına çivilemeyi başarmış.
Mendoza,(Robert De Niro) bir tartışma sırasında kardeşini öldürür ve büyük bir suçluluk duygusuyla kendini yıkıma sürükler. Ancak Cizvit rahibi Peder Gabriel (Jeremy Irons) ile tanıştıktan sonra hayatını değiştirmeye karar verir ve onun liderlik ettiği misyonerlik çalışmalarına katılır.Peder Gabriel, Güney Amerika’nın ormanlık bölgelerinde yaşayan Guaraní halkını Hristiyanlaştırmak için büyük çaba göstermektedir. Mendoza, geçmişte köle olarak avladığı bu halkla bağ kurar ve onların güvenini kazanır. Bir savaşçı olarak yeteneklerini, Guaraní halkını korumak için kullanmaya başlar.Ancak, bu huzurlu misyon köyü, İspanyol ve Portekizli sömürgeciler arasındaki siyasi çekişmelerin hedefi haline gelir. Kolonici güçler, yerli halkın özgürlüğüne ve topraklarına tehdit oluşturur. Mendoza, halkı savunmak için silaha sarılırken, Peder Gabriel barışçıl bir yaklaşımı savunur. İkisi, farklı yöntemlerle aynı davayı savunurken, insanlık, inanç ve fedakarlık gibi derin temaları sorgular.
San Francisco'da büyüyen Che River hayatta kalabilmek için büyük bir mücadele vermiştir. Che River sert bir adamdır ve sert bir dünyada nasıl hayatta kalınacağıı iyi bilir. Alkolden kurtulan, parasını namusuyla kazanan ve en büyük hobisi olan arabalar konusunda yaratıcılığını sergileyen adam, bir gün oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenir.