70'li yıllarda Belfast'tayız. Reggae tutkunu olan Teri Hooley, asi ve tutkulu bir müzisyen olarak kariyer yapmak istemektedir. Siyasi grupların yol kestiği, sınıf farklılıkları ve arasındaki gerilimin git gide tırmandığı zamanlarda karısı Ruth da ona destek olur. Teri'nin müziğe olan ilgisi zamanla şekil değiştirir ve kendini punk tarzına daha yakın görmeye başlar. Aynı zamanda türde yeni bir akıma da tanıklık etme şansı bulduğumuz Good Vibrations'ta dönemin gerilimi müziğin ruhuna da yansıyor. The Undertones'un doğuşu ve yükselişi,İrlanda'da punk'ın öncülerinden Teri Hooley'nin hayat hikayesiyle melodik bir anlatımla yer buluyor.
Çokça beğenilen Kick-Ass filminin devamı niteliğinde çekilen yapıtta ilk filmde yaşananların ardından bir yıl geçmiştir. Mindy/ Hit-Girl, babasının da yönlendirmesiyle süper kahramanlar ekibinden ayrılır ve normal bir hayat kurmaya çalışır. Dave / Kick-Ass de normal hayata nispeten dönmüş olsa da Justice Forever isimli kendisine benzeyen kahramanlardan oluşan bu grubu gördüğünde onlara katılmaya karar verir. Justice Forever bir gece yeni bir görev kararı alır; bu seferki hedefleri Mr. Kim tarafından yönetilen ve çocukları pazarlayan bir çetenin izini sürmektir. Bu kötücül lider bir grup Latin Amerikalı çocuğu kaçırır; Kick-Ass, Battle Guy ve diğerlerinin yapması gereken şey ise daha fazla geç olmadan onları kurtarmaktır.
Filmin yönetmenliğini ve çizgi roman uyarlamasını bu sefer Jeff Wadlow üstlenirken ilk filmde seyrettiğimiz Aaron Taylor-Johnson, Chloë Moretz, Christopher Mintz-Plasse, Nicolas Cage ve Yancy Butler da karşımıza çıkacak isimler arasında.
Güreş Şampiyonası'nı kazandığı akşam bir polis memurunu öldürmekten tutuklanan Dillon McCabe, onbeş yıllık hapise mahkum edilir. Cezasını çeker ve on yılın ardından özgürlüğünü geri kazanır. Artık hayatını kontrol altına almanın vakti gelmiştir. Dövüş sanatları dahilinde yapılan dövüşlere katılmaya başlayan McCabe, ilk üç maçını kazansa da başarısı ona sadece daha fazla bela getirir. Zamanla gerçek düşmanının kendisinden imkansızı isteyen 'sistem'in olduğunu fark eder.
Bir küçük kasaba papazının dört yaşındaki oğlunun gerçek hikayesi etrafında gelişen bu anlatı, sizi derinden etkileyecek. Küçük çocuk, acil bir ameliyat sırasında bilincini yitirir ve cennete, adeta bir başka boyuta geçiş yapar. Her şey, bir anda değişir. Ameliyattan uyanışıyla birlikte, oğlan gözlerini açar ve cennette yaşadığı inanılmaz deneyimleri ailesiyle ve çevresindekilerle paylaşmaya başlar. Oğlunun anlattıkları karşısında hem şaşkına dönen hem de bu olağanüstü hikayenin etkisi altına giren papaz, söylenen her bir kelimeyi büyük bir dikkatle dinler. Çocuk, gördüğü melekleri, hissettiği huzuru ve cennette karşılaştığı diğer ruhları detaylarıyla anlatırken, dinleyen herkes bu masum ve saf anlatım karşısında adeta büyülenir. Bu, sadece bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda öteki dünya ile ilgili sırların, masum bir çocuğun gözünden aktarıldığı, dokunaklı ve ilham verici bir yolculuk. Bir baba olarak papaz, bu olayın ardından hayata ve maneviyata bakış açısını sorgulamaya başlar. Bu hikaye, ölümün ötesine geçişin ve oradan dönüşün, nasıl da hayatları derinden etkileyebileceğinin sarsıcı bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu olağanüstü deneyim, hem aileyi hem de tüm kasabayı sonsuza dek değiştirecektir.
Isabelle yaşıtları ve arkadaşlarından farklı olmayan, onlar gibi okul ve ev arasında sıradan bir hayat sürdüren onyedi yaşındaki bir genç kızdır. Annesi ve üvey babasıyla birlikte yaşadığı aile hayatında dile getirmediği sorunlarla ve çelişkiler yaşayan Isabelle, bu rutinlerden ve sıkıntılardan kurtulmanın yolunu önemsizce verdiği bir kararda bulur. Isabelle, ihtiyacı olmadığı halde, para karşılığında kendinden yaşça büyük adamlarla birlikte olmaya başlar. Başlarda önemsiz bir macera gibi görünen ancak zamanla vazgeçemediği bir takıntıya dönüşen bu durum, genç kızın cinselliği keşfetme ve hayatını bu şehvet üzerine kurmaya başlamasına neden olur.
Fronçois Ozon imzalı Dans la maison'un hemen ardından izleyiciyle buluşan bu Ozon filminin başrollerinde ise genç yetenek Marine Vacth, Géraldine Pailhas ve Frédéric Pierrot bulunuyor.
Motorsiklet tutkunu ve gözüpek bir sanat hırsızı olan Crunch Calhoun, kardeşi Nicky ile birlikte profesyonel soygunlar gerçekleştirmektedir. Bu soygunların hedefi son derece yüksek fiyatlara sattıkları önemli sanat eserleridir. Crunch bu işi bırakmadan önce, son bir soygun yapmaya karar verir; Nicky'i de bu teklifi kabul eder. Pahası biçilemeyecek kadar değerli olan tarihi bir kitabı çalacaklardır ve plan üzerine çalışmaya başlarlar. Bir plan üzerine anlaşsalar da görev ilerledikçe, her biri kendi gizli hedef ve taktiklerine odaklanmaya başladığında işler çığırından çıkar...
Jonathan Sobol'ın kaleme alıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Jay Baruchel, Katheryn Winnick ve Kurt Russell paylaşıyor.
Çocukluğundan bu yana babasıyla birlikte bir sirkte gösteriler yapan Sahir, sihirbaz ve illüzyonistlik alanında üstün bir tecrübe ve yeteneğe sahip bir gençtir. Ancak çalıştıkları sirk şimdilerde maddi anlamda zor günler geçirmektedir. Babası sirki kurtarabilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kalır ve bu borcu ödeyemez. Alacaklıların baskısı talihsiz adamı intihar etmek durumunda bırakır, Sahir de çaresizce babasının intiharına tanık olur. Sahir'in artık hayatta tek bir amacı vardır: Babasının intikamını almak! Bunun için de sıradışı yöntemlerle kotaracağı ilginç bir soygun planı kurar. Sahir bu yolda sevdiği kadın Aaliya'nın yardımını alacak, kendisini durdurmak için görevlendirilen özel polislerden de kurtulmaya çalışacaktır.
Hint yapımı aksiyon ve gerilim filmi olan Dhoom 3, popüler Dhoom filmlerinin de son halkası. Yönetmenliğini Vijay Krishna Acharya’nın ve yapımcılığını Aditya Chopra’nın üstlendiği filmin kadrosunda Abhishek Bachchan, Uday Chopra, Aamir Khan ve Katrina Kaif gibi isimleri görmek mümkün.
Carrie White okulda arkadaşlarının sürekli dalga geçip kötü davrandığı, evdeyse aşırı dindar annesinden zulüm gören bir kızdır. Ama Carrie'nin herkesten sakladığı bir sırrı vardır; çok yoğun psişik güçlere sahiptir. Okul balosunda arkadaşları yine onu sıkıştırmaya kalkınca "ateşle oynanmayacağını" öğreneceklerdir!
"Erkekler Ağlamaz" filminin yönetmeni Kimberly Peirce'in kamera arkasına geçtiği yeniden uyarlanan yapımda psişik güçlere sahip olan Carrie rolünde, genç oyuncu Chloe Moretz'i seyredeceğiz. Kadroda yer alan diğer isimlerse Julianne Moore, Gabriella Wilde, Portia Doubleday ve Judy Greer... Stephen King’in çok satan romanından uyarlanan yapım korku ve gerilimin türünün merakla beklenenleri arasında.
Kanadalı yönetmen Atom Egoyan’ın Tapınma’dan sonraki çalışması Büyük Hata, San Sebastian Film Festivali’nin açılış filmiydi.
Filmin hikâyesi Anne Fontaine’in yönettiği 2005 yapımı erotik psikolojik dram Nathalie’ye dayanıyor. Catherine çapkın kocası David’in bir ilişkisi olduğundan şüphelenince, onu test etmek için genç ve pahalı fahişe Chloe’yi tutar. Ancak üçü arasındaki ilişki bir saplantıya dönüşür ve kimin kime âşık olduğu gittikçe belirsiz hale gelir. Egoyan en rahat izlenen filmi olan Büyük Hata’yı Toronto’da geçen 'zeki ve seksi' bir Hitchcock gerilimi olarak tanımlıyor.
Clara ve Eleanor adındaki ana-kız ikilisi, aslında 200 yılı aşkın bir zamandır, vampir olarak insan kanıyla hayatta kalmayı başarmışlardır. Rivayete göre, kendi anne-kız ilişkilerini kimseye ifşa etmeyen bu iki kadın, göz alıcı benzerlikleri ve büyüleyici güzellikleri ile dış dünyaya kendilerini sadece iki kız kardeş olarak tanıtırlar. Ancak, Clara'nın yaşam felsefesi, geçmişi görmezden gelip yalnızca geleceğe odaklanmak üzerine kuruluken, Eleanor ise sürekli defalarca mekân değiştirmekten, durmaksızın kaçma gerekliliğinden son derece yorgun düşmüştür; her ne pahasına olursa olsun, artık bir yerde yerleşmeyi, sakin bir hayat sürmeyi arzulamaktadır.
Şehirde meydana gelen ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan bir cinayet hadisesi sonrasında, bu iki gizem dolu kadın, kendileri için güvenli bir liman olan bir İngiliz kasabasına sığınmayı tercih ederler. İzlerken gerilim ve gizem dolu bu filmi derinden hissetmeniz mümkün olacak. Tuhaflıklarla dolu bu film, sizi düşündürecek, merak ettirecek ve filmin sonuna kadar ekran başında sizi tutacak. Sürekli bir girişim içinde olan Clara ve Eleanor’un hikayesi sizleri içine çekecek. Hem gerilim dolu sahneleriyle hem de duygusal yönleriyle kesinlikle etkileyici bir film.