Andrea Seigel'ın yazıp Lynn Shelton'ın yönettiği kara komedi soslu film, Megan isimli genç bir kadının hikayesini ele alıyor. Sevgilisinden sürpriz bir evlilik teklifi alan Megan henüz böylesine büyük bir değişikliğe hazır değildir. Bunu sevgilisine bir türlü açıklayamayınca çeşitli bahanelerin ardına sığınmaya başlar ve sevgilisine bir süreliğine işiyle meşgul olacağı yalanını söyler. Bu inziva en yakın arkadaşı Annika'yla vakit geçirip bu kararı düşünüp tartacağı bir sürece dönüşür.
Megan rolünde Keira Knightley'i izleyeceğimiz filmde, ünlü aktrise Chloë Grace Moretz ve Sam Rockwell gibi isimler eşlik ediyor.
Modayla ilgili ünlü bir dergide editör olarak çalışan Alice, hayatı boyunca ön plana kariyerini almış ve işi dışında pek bir şeyle ilgilenmemiştir. Buna aşk da dahildir, zira Alice başarısız bir aşk hayatına sahip olmuş ve bundan şikayet etmemiştir. Basamakları tek tek çıkarak inşa ettiği kariyerindeki yeni hedefi derginin yayın yönetmeni olmaktır. Uçakta seyahat ederken yanında oturan Bathazar isimli bir öğrenciyle tanışması ise bu hedefe giden yolda ilginç bir durak olacaktır. Bathazar, Alice'i çok beğenir ve bir kez daha buluşmak için Alice'i zor bela ikna eder. Bu buluşma anına tanık olan patronu ise her zaman demode ve eski kafalı olduğunu düşündüğü Alice'in böyle bir yeniliğe adım atmasına memnun olur. Bu durum Alice'in terfisi için önemli bir artı puandır ancak işler kısa zamanda karışacaktır.
Birkaç siyahi genç, San Francisco kentinin Oakland bölgesinde yer alan Fruitvale adlı BART geçiş istasyonunda protesto eylemi yaparlar. Polisler tarafından geri püskürtülmeye çalışılan eylemcilerin sesi, duyulan birkaç el silah atışıyla kesilir. Sonrasında 22 yaşında olan ve Area Körfezi bölgesinde yaşayan Oscar ile karşılaşırız. Dünya henüz Noel arifesindedir, fakat Oscar, Hayward'da işleri yoluna koymakla mücadele etmektedir. 2008'in son gününde yanında ailesi, arkadaşları, düşmanları ve hatta tanımadığı yabancıları alarak 'sınırları' geçecektir. Oscar'ın gidişi ise sadece ailesi ya da yakınlarını değil, tüm Amerika'yı derinden sarsacaktır.
Genç sinemacı Ryan Coogler'ın yazıp yönetmenliğini üstlendiği film, dünya prömiyerini 2013 Sundance Film Festivali'nde gerçekleştirdi.
Üniversite birinci sınıf öğrencisi olan Nick ve Jonah bilişim teknolojisinde uzmanlaşmaya çalışmaktadır. Diğer yandan da hackerlık en büyük tutkularıdır. Nick'in kızarkadaşı Hailey, 1 yıllığına başka bir üniversitede okumaya gidecektir. Nick ve Jonah, onu yeni üniversitesine kendileri götürmeye karar verirler. Bunu yaparken de biraz gezme şansları olacaktır. İki kafadarın peşinde olan ve Göçmen lakabını kullanan bir hacker vardır. Ve yolculuk sırasında da onları rahat bırakmamakta kararlıdır. Nick ve Jonah, Göçmen'in yerini nihayet tespit eder. İkili, onu görmek için adeta yanıp tutuşmaktadır. Sonunda Göçmen ile çölde yüzleştiklerindeyse sonuç korkutucu olur. Nick, Jonah ve Hailey, uyandıklarında kendilerini bir tür hapishanede bulurlar. Buraya nasıl geldiklerini ya da neden tutsak olduklarını anlamaya çalışırlarken aslında çok daha büyük bir tablonun parçası olduklarını fark ederler.
Hayal kırıklığına uğrayan Ricky, tüm arkadaşlarının evlenip mutlu olduğunu görünce, bir çıkış yolu aramak için bir arkadaşlık sitesine başvurur. Kısa süre sonra, liginin çok üzerinde olduğunu düşündüğü Danita ile çıkmaya başlar. Ancak, Ricky kısa sürede her şeyin bir bedeli olduğunu anlar. Danita ile yaşadığı bu romantik macera, ona beklenmedik dersler ve zorluklar getirir, her adımda yeni bir sürprizle karşılaşır.
'Now You See Me', Atlas isimli son derece karizmatik ve etkileyici bir illüzyonistin liderliğini yaptığı, dünyanın en iyi sihirbazlarından oluşan 'Four Horsemen' ekibinin başından geçenleri konu alıyor. Ekip üstün sihir marifetlerini sadece sahne gösterileri için değil, soygun yaptıkları bankaların sistemlerine erişmek ve izleyicilerini soymak için kullanıyorlar. Bu adamlar izleyicileri önce başka bir kıtadaki bir bankayı soyarak, daha sonra beyaz yakalı bir suçlunun bankadaki milyon dolarlarını izleyicilerin banka hesaplarına aktararak şaşırtıyorlar. Bunun üzerine onları durdurmaya kararlı olan özel FBI ajanı Dylan bu çetenin peşine düşer ...
'The Transporter', 'The Incredible Hulk' ve 'Clash of the Titans' gibi epik filmleriyle tanıdığımız Louis Leterrier tarafından yönetilen filmin oyuncu kadrosu Jesse Eisenberg, Mark Ruffalo, Michael Caine ve Morgan Freeman gibi önemli isimlerden oluşuyor.
Bir dindar topluluk, yaşanılan sırlar ve kadim ritüellerle örülü bir hayat sürdürmektedir. Bu toplulukta her şey, katı bir yaş hiyerarşisine göre düzenlenmiştir. Özellikle gençler üzerinde baskı hissedilir bir şekilde hissedilir. Ancak, toplumun düzeni, aynı gün doğmuş olan altı genç kızın on sekizinci doğum günlerinin arifesinde başlayan gizemli kayboluşlarıyla sarsılır. Kızlar, topluluktan bir bir ortadan kaybolmaya başladığında, yaşlılar bu durumu, yüzyıllardır dilden dile dolaşan eski bir kehanetin gerçekleşmesi olarak yorumlar. Ancak gençler, kayboluşların ardında yaşlıların olduğunu düşünmektedir ve onları suçlamaktadır. Topluluk içindeki bu gerilim, her iki taraf arasında da büyüyen bir şüphe ve korku atmosferi yaratır.
Kaybolmalar devam ederken, gerçeği keşfetmek için çeşitli gizemlerin ve ipuçlarının peşinden gidilir. Her yeni bilgi, topluluğun daha da derinlerine inilmesine neden olur ve karanlık sırlar gün yüzüne çıkmaya başlar. Karmaşık aile bağlantıları ve eski ritüeller, bu gizemli olayların çözülmesinde kilit rol oynar. Film, topluluğun iç yüzünü ve insanoğlunun karanlık yönlerini sergilerken aynı zamanda izleyiciye gerilim dolu anlar yaşatıyor. Her bir kaybolma olayı, topluluğun kendi içindeki çatışmaları ve çözülmesi gereken esrarlı olayları daha da derinleştiriyor. Bu sır perdesinin arkasında yatan gerçekler yavaş yavaş ortaya çıktıkça, izleyici de bu kasvetli sırların içine çekiliyor.
Yakın zamanda eşi Stephanie'den ayrılan Clyde zor günler geçirmektedir. Yeni hayatına adapte olmaya çalışırken bolca küçük kızı Em ile vakit geçirmektedir. Yaşadıkları yerde bie evin yanması ve ardından bu evdeki eşyaların satışa çıkarılmasıyla birlikte eşyalara göz atmak için oraya giderler. Üzerinde gizemli yazılar bulunan bir ahşap kutuyu almakta sakınca görmeyen baba-kız, kutunun evlerine gelmesiyle yaşanmaya başlayan esrarengiz olayların hedefi olurlar. Bu kutuyu bir saplantı haline getiren küçük Em, gittikçe tuhaflaşmakta ve tehlikeli hareketlerde bulunmaktadır. Babası Clyde her ne kadar kutuyu ondan almaya ve yok etmeye çalışsa da bu o kadar kolay olmaz. Stephanie'nin de durumdan haberdar olması sonrasında anne-babanın amansız bir mücadeleye atılacaktır. İçerisinde asırlık kötü ruhların ve ürkütücü mitlerin uykuya daldığı bu kutu, insanoğlunun savaştığı en tuhaf düşmanlardan birini doğuracaktır.
Danimarkalı yönetmen Ole Bornedal'ın imzasını taşıyan filmin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan ve Kyra Segwick yer alıyor.
1959 yılında geçen hikayede bir grup profesyonel dağcı, Ural dağlarına kamp yapmaya gider. Rus dağcılarının kısa bir süre içerisinde esrarengiz bir şekilde ölmeleri, günümüze ulaşan bir efsane olarak kalır. Hikaye günümüze gelir ve bir grup Amerikalı öğrenci, Rus dağcıların öldüğü bu bölgeye giderek olayı araştırmaya karar verirler. Yolunda başlayan yolculuk zamanla içinden çıkılmaz bir hal alır. Hava şartları son derece olumsuzdur ve tuhaf olaylar yaşanmaya başlamıştır...
Die Hard 2 ve Cliffhanger filmlerinin yönetmeni Renny Harlin'in yönetmenliğini yaptığı Şeytan Geçidi'nin (Devil's Pass) başrollerini Gemma Atkinson, Matt Stokoe ve Richard Reid paylaşıyor.
Sarah, babası ve amcasıyla birlikte kış boyu boş kalan göl kenarındaki yazlık evlerine çeki düzen vermeye giderler. Fakat evde garip bir şeyler vardır; derinlerden duydukları seslerle yalnız olmadıklarını fark ederler. Evde garip olaylar dönmektedir. Olan biteni çözmeye çalışırken Sarah delirmenin eşiğine gelecek ama aynı zamanda kendi geçmişinin sırları ve gizemleriyle karşılaşacaktır...
Uruguay'da yaşanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak 2010 çekilen Issız Ev (La Casa Muda) adlı gerilim filminin yeniden çevrimi olan yapımın yönetmenliğini, bir okyanus gerilimi olan Açık Deniz'de de imzası olan Chris Kentis ve Laura Lau üstleniyorlar. Başrolde ise Martha Marcy May Marlene filminden de tanıdığımız genç ve güzel oyuncu Elizabeth Olsen var...