Isabelle yaşıtları ve arkadaşlarından farklı olmayan, onlar gibi okul ve ev arasında sıradan bir hayat sürdüren onyedi yaşındaki bir genç kızdır. Annesi ve üvey babasıyla birlikte yaşadığı aile hayatında dile getirmediği sorunlarla ve çelişkiler yaşayan Isabelle, bu rutinlerden ve sıkıntılardan kurtulmanın yolunu önemsizce verdiği bir kararda bulur. Isabelle, ihtiyacı olmadığı halde, para karşılığında kendinden yaşça büyük adamlarla birlikte olmaya başlar. Başlarda önemsiz bir macera gibi görünen ancak zamanla vazgeçemediği bir takıntıya dönüşen bu durum, genç kızın cinselliği keşfetme ve hayatını bu şehvet üzerine kurmaya başlamasına neden olur.
Fronçois Ozon imzalı Dans la maison'un hemen ardından izleyiciyle buluşan bu Ozon filminin başrollerinde ise genç yetenek Marine Vacth, Géraldine Pailhas ve Frédéric Pierrot bulunuyor.
Motorsiklet tutkunu ve gözüpek bir sanat hırsızı olan Crunch Calhoun, kardeşi Nicky ile birlikte profesyonel soygunlar gerçekleştirmektedir. Bu soygunların hedefi son derece yüksek fiyatlara sattıkları önemli sanat eserleridir. Crunch bu işi bırakmadan önce, son bir soygun yapmaya karar verir; Nicky'i de bu teklifi kabul eder. Pahası biçilemeyecek kadar değerli olan tarihi bir kitabı çalacaklardır ve plan üzerine çalışmaya başlarlar. Bir plan üzerine anlaşsalar da görev ilerledikçe, her biri kendi gizli hedef ve taktiklerine odaklanmaya başladığında işler çığırından çıkar...
Jonathan Sobol'ın kaleme alıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Jay Baruchel, Katheryn Winnick ve Kurt Russell paylaşıyor.
Çocukluğundan bu yana babasıyla birlikte bir sirkte gösteriler yapan Sahir, sihirbaz ve illüzyonistlik alanında üstün bir tecrübe ve yeteneğe sahip bir gençtir. Ancak çalıştıkları sirk şimdilerde maddi anlamda zor günler geçirmektedir. Babası sirki kurtarabilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kalır ve bu borcu ödeyemez. Alacaklıların baskısı talihsiz adamı intihar etmek durumunda bırakır, Sahir de çaresizce babasının intiharına tanık olur. Sahir'in artık hayatta tek bir amacı vardır: Babasının intikamını almak! Bunun için de sıradışı yöntemlerle kotaracağı ilginç bir soygun planı kurar. Sahir bu yolda sevdiği kadın Aaliya'nın yardımını alacak, kendisini durdurmak için görevlendirilen özel polislerden de kurtulmaya çalışacaktır.
Hint yapımı aksiyon ve gerilim filmi olan Dhoom 3, popüler Dhoom filmlerinin de son halkası. Yönetmenliğini Vijay Krishna Acharya’nın ve yapımcılığını Aditya Chopra’nın üstlendiği filmin kadrosunda Abhishek Bachchan, Uday Chopra, Aamir Khan ve Katrina Kaif gibi isimleri görmek mümkün.
Carrie White okulda arkadaşlarının sürekli dalga geçip kötü davrandığı, evdeyse aşırı dindar annesinden zulüm gören bir kızdır. Ama Carrie'nin herkesten sakladığı bir sırrı vardır; çok yoğun psişik güçlere sahiptir. Okul balosunda arkadaşları yine onu sıkıştırmaya kalkınca "ateşle oynanmayacağını" öğreneceklerdir!
"Erkekler Ağlamaz" filminin yönetmeni Kimberly Peirce'in kamera arkasına geçtiği yeniden uyarlanan yapımda psişik güçlere sahip olan Carrie rolünde, genç oyuncu Chloe Moretz'i seyredeceğiz. Kadroda yer alan diğer isimlerse Julianne Moore, Gabriella Wilde, Portia Doubleday ve Judy Greer... Stephen King’in çok satan romanından uyarlanan yapım korku ve gerilimin türünün merakla beklenenleri arasında.
Kanadalı yönetmen Atom Egoyan’ın Tapınma’dan sonraki çalışması Büyük Hata, San Sebastian Film Festivali’nin açılış filmiydi.
Filmin hikâyesi Anne Fontaine’in yönettiği 2005 yapımı erotik psikolojik dram Nathalie’ye dayanıyor. Catherine çapkın kocası David’in bir ilişkisi olduğundan şüphelenince, onu test etmek için genç ve pahalı fahişe Chloe’yi tutar. Ancak üçü arasındaki ilişki bir saplantıya dönüşür ve kimin kime âşık olduğu gittikçe belirsiz hale gelir. Egoyan en rahat izlenen filmi olan Büyük Hata’yı Toronto’da geçen 'zeki ve seksi' bir Hitchcock gerilimi olarak tanımlıyor.
Clara ve Eleanor adındaki ana-kız ikilisi, aslında 200 yılı aşkın bir zamandır, vampir olarak insan kanıyla hayatta kalmayı başarmışlardır. Rivayete göre, kendi anne-kız ilişkilerini kimseye ifşa etmeyen bu iki kadın, göz alıcı benzerlikleri ve büyüleyici güzellikleri ile dış dünyaya kendilerini sadece iki kız kardeş olarak tanıtırlar. Ancak, Clara'nın yaşam felsefesi, geçmişi görmezden gelip yalnızca geleceğe odaklanmak üzerine kuruluken, Eleanor ise sürekli defalarca mekân değiştirmekten, durmaksızın kaçma gerekliliğinden son derece yorgun düşmüştür; her ne pahasına olursa olsun, artık bir yerde yerleşmeyi, sakin bir hayat sürmeyi arzulamaktadır.
Şehirde meydana gelen ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan bir cinayet hadisesi sonrasında, bu iki gizem dolu kadın, kendileri için güvenli bir liman olan bir İngiliz kasabasına sığınmayı tercih ederler. İzlerken gerilim ve gizem dolu bu filmi derinden hissetmeniz mümkün olacak. Tuhaflıklarla dolu bu film, sizi düşündürecek, merak ettirecek ve filmin sonuna kadar ekran başında sizi tutacak. Sürekli bir girişim içinde olan Clara ve Eleanor’un hikayesi sizleri içine çekecek. Hem gerilim dolu sahneleriyle hem de duygusal yönleriyle kesinlikle etkileyici bir film.
Bir avuç yetenekli oyuncunun gerçek bir poker turnuvasında yarışan karakterleri canlandırdığı bir doğaçlama komedi. Bu özgün proje, oyuncuların her birinin kendilerine özgü karakterlerini yaratıp geliştirdiği, canlandırdığı ve her sahnede sürprizlerle karşılaşabileceğimiz bir atmosfer yaratıyor. Poker turnuvası, hikayenin merkezi olarak işleniyor ve her bir karakterin kendine özgü hedefleri, motivasyonları ve hedefleri, oyunun heyecanını ve komikliğini arttırıyor. Seyircilere kahkaha dolu anlar yaşatmayı hedefleyen bu eşsiz doğaçlama gösteri, aynı zamanda poker oyununun stratejik ve psikolojik boyutlarını da gözler önüne seriyor.
İster poker sever olun ister olmayın, bu komedi şovu herkesin keyif alarak izleyebileceği bir deneyim sunuyor. Her sahnedeki belirsizlik ve doğaçlamanın getirdiği spontanlık, sizleri sürekli bir merak içinde tutacak. Kendinizi bir an için gerçek bir poker turnuvasının içinde bulabileceğiniz bu komedi şov, kesinlikle kaçırmamanız gereken bir deneyim olacak.
Galler doğumlu ünlü şair Dylan Thomas’ın hayatından bir kesit sunan film, Caitlin ile evli olan Thomas’ın Vera isminde bir kadına aşık olmasını, sonradan iki kadın arasında gelişen dostluğu ve üçlü arasındaki farklı ilişkiyi anlatıyor.
Nick (Michael Cera), derlediği müziklerden medet ummayı bırakmıştır. Terk edilmiş biri olarak, büyük bir özenle seçtiği aşk şarkılarından oluşan on iki karışık CD'yi hayran olduğu Tris’e (Alexis Dziena) göndermiştir. Ancak Tris, bu müzikal aşk ilanlarını düşünmeden çöpe atmaktadır. Okul arkadaşı Norah (Kat Dennings) ise bu müzik hazinelerini toplar ve gizemli derleyiciye karşı hisler beslemeye başlar. Onunla bir partide karşılaştığında ise Nick’in sıradan görünüşü karşısında büyük bir şaşkınlık yaşar ve hızla oradan uzaklaşmaya çalışır. Fakat çok uzağa gidemez, çünkü Nick’in dışa dönük eşcinsel grup arkadaşları Norah’yı, Tris’in yerini alacak kişi olarak seçmiştir ve Nick’i ayrılık depresyonundan kurtarmayı planlamaktadırlar. Böylece, yüksek alkollü arkadaşlarını arama, gizemli “Where’s Fluffy” konserini bulma ve aşk konusunda yeni bir başlangıç yapma hedefiyle çılgın bir gece başlar...
John Form, oyuncak bebek koleksiyonu yapan hamile eşi Mia için yeni bir oyuncağı gözüne kestirir. Beyaz gelinlik giydirilmiş, eşine zor rastlanır bu antika oyuncak bebek Mia için kusursuz bir hediye olacaktır. Mia beklediği gibi hediyesi Annabelle'i görünce mutlu olur, ancak bu güzel anlar çok uzun sürmez. Form ailesinin evi bir gece evleri sapkın bir tarikat tarafından basılır ve ciddi bir saldırıya uğrarlar. Saldırganlar uzaklaşırlar ancak hiçbir şey çözülmüş değildir. Zira ailenin hiç tahmin edemeyeceği bir kötü ruhu evde bırakmışlardır.
Annabelle, yönetmenliğini James Wan'ın üstlendiği Korku Seansı filminin öncesini konu alıyor. Filmin yönetmen koltuğunda, ağırlıklı olarak televizyon piyasasına yönelik işleriyle tanınan ve Dead Silence filminden bu yana James Wan'ın projelerinde görüntü yönetmenliği yapan John R. Leonetti oturuyor.