Annesini kaybetmenin kederiyle dolu genç bir kadın, 1980'lerden ünlü çığlık kraliçesi, kendini annesinin en ünlü filminin dünyasına çekilmiş bulur.
Önemli bir futbol şampiyonasında İngiltere'nin oynadığı final maçında 6000 biletsiz taraftar, Wembley Stadyumu'na akın ederek tahribata neden oldu.
Kornea nakli yapılmış bir kız korkunç şeyler görmeye başlar. İki yaşından beri kör olan Mun, 18 yıl sonra, çığır açan bir tıbbi ameliyat sonucu görme yetisine kavuşmuş ve hayatında yepyeni bir sayfa açmıştır. Etrafındaki güzel kaosa yavaş yavaş alışan Mun, görme alanının kenarlarında gri şekillerin dolaştığını fark eder. Görme yetisi genç kız için katıksız bir lütuf değildir: tuhaf, karalara bürünmüş figürlerin yeni ölmüşleri öbür dünyaya götürdüğünü ve insan yaşamının dokusunda kayıp yollar ören ruhları yükselttiğini görür. Mun ölüleri daha sık görmeye başlarken, tüm çevresi de titreşmeye ve kendininkine yabancı bir dünyaya dönüşmeye başlar. Bunun üzerine Mun, giderek hassaslaşan ruh sağlığını kurtarmak için Tayland’ın kuzeyindeki bir köye, bakışıyla lanetlendiği, organ sahibi kişinin kimliğini bulmaya gider...
FBI ajanı Griff Krenshaw, psikoz ve şiddete yol açan nadir bir genetik bozukluğu olan mahkumlar için bir federal cezaevinde işlenmiş bir cinayeti çözmek üzere görevlendirilir. Krenshaw cezaevine vardığında, orada işlerin göründüğü gibi olmadığını fark eder. Bu yerin, sadece mahkumları kontrol altında tutmak amacıyla değil, aynı zamanda genetik deneyler yapmak için kullanıldığına inanmaya başlar. Film, Krenshaw'ın karşılaştığı zorlukları, sistemin derinlerine inerek keşfettiği karanlık sırları ve sinsice yürütülen deneyleri ortaya çıkarma çabasını anlatıyor.
Krenshaw, cezaevinin labirent gibi koridorlarında dolanırken, bir yandan da mahkumların psikolojik ve fiziksel durumlarıyla ilgili ipuçlarını bir araya getirir. Karşılaştığı engeller sadece içerideki sistemle sınırlı kalmaz; aynı zamanda içeriden ve dışarıdan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorundadır. Film boyunca, Krenshaw'un yalnız çalışmak zorunda kaldığı ve kime güvenebileceğini sorguladığı gerilim dolu anlarla dolu.
Bu esnada Krenshaw, masumiyetin ve suçluluğun çizgilerinin bulanıklaştığı bir dünyada, insan doğasının karanlık derinliklerini keşfeder. Suçun şahsına münhasır olduğu bu hikayede, Krenshaw'un yalnızca bir cinayeti çözmekle kalmayıp, aynı zamanda bu cezaevinde yatan daha büyük bir komployu açığa çıkarma mücadelesine tanıklık ediyoruz. Film, izleyicileri, adalet ve etik arasında ince bir çizgide yürütülen bu hikayede, kararlar ve sonuçlar üzerine düşündürmeye davet ediyor. Mahkumlarla dolu bu tehlikeli dünyada, Krenshaw'un karşılaştığı zorlukları ve gerçeği ortaya çıkarmak için verdiği çabayı kaçırmak istemeyeceksiniz.
1970'li yıllarda San Francisco'da geçen film, 15 yaşındaki Minnie'nin hayatını ele alıyor. Minnie çizmeyi ve çizgi romanları çok seven ve bir kayıt cihazına yaşadıklarını ya da aklından geçen en çılgın düşünceleri kaydederek günlük tutan bir gençtir. Minnie'nin tek cinsel deneyimi kendisinden yaşça büyük, annesinin erkek arkadaşı Monroe ile olmuştur. Bu andan itibaren bunun cinsel bir çekim mi yoksa aşk mı olduğunu sorgulamaya başlar. Bir süre sonra ise kendini düşündüğünden çok farklı bir dünyada çıkış yolu ararken bulacaktır. Phoebe Gloeckner'in tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmeni ilk yönetmenlik deneyimini gerçekleştiren Marielle Heller. Başrolleri ise Bel Powley, Alexander Skarsgård ve Kristen Wiig paylaşıyor.
New York moda dünyasının göz alıcı karmaşasında, sıfır bedenli muhteşem kadınlar içindeyken saçınızın kötü olduğu bir gün iş hayatınızın sonu olabilir. İşte Runway Dergisi bu inanılmaz cehennemin tam ortasıdır. Miranda Priestly ise moda dünyasının en güçlü kadını Runway'in korku salan kraliçesi kendisine bir asistan alacaktır. Milyonlarca kızın hayatını verebileceği bir iş ise sıradan bir New York'ta yaşayan Andy Sachs için göz kırpmaktadır. Yapacağı iş kesinlikle kendisine saygısı olmayan insanların yapabileceği türden, yaşamı bırakıp çalışmaya dayalı bir tür Miranda köleliğidir.
İngiltere’nin yüksek prestijli Spencer Akademi’sinde öğrenim gören dört farklı genci ortak noktada buluşturan bir sır, işlenen bir öğrenci cinayeti sonrasında açığa çıkma tehdide uğrar. Kutsal bir soyla ve ortak atalarla birbirlerine bağlı olan dört genç atalarından gelen doğaüstü güçlere sahiptirler ve bu sırlar yıllar önce yapılan bir sessizlik anlaşmasıyla koruma altına alınmıştır. Ancak kötü niyetli bir ‘beşinci’nin ortaya çıktığında bu sırlar ifşa edilme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Sevdiklerinin yaşamlarını tehlikeden uzaklaştırmak isteyen dörtlü tüm egolarından sıyrılıp güçlerini birleştirmeye çalışacak, böylece kendilerini hem kendi ekiplerinde hem de beşinciye karşı yapılacak savaşta amansız bir mücadele içerisinde bulacaklardır.
Kendini modernize edilmiş bir Hükümlü turnuvasında kaçarken bulan eski bir ödül avcısı, canı pahasına eski dostlarıyla turnuvada mücadele etmelidir.
Sarah Ogden, hayatı boyunca gazeteci kimliğiyle bir kişiyi aramaya and içmiştir. Ölümcül tehlikeler atlatmasına karşın yılmadan dünyanın her yerini gezip, aradığı kişiyi en sonunda Belarus’ta bulacaktır. Bir uçurumun kenarında bulduğu bu kişiye tek yapmak istediği şey onu yok etmek olacaktır.
Bir hanedanı başlatan aşk hikâyesi. Phil Robertson bir reality show yıldızı olmadan çok önce Bayan Kay’e âşık olup bir aile kurmuştu ancak geçmişi yüzünden hayatları paramparça olma tehlikesi yaşadı. Louisiana bataklıklarında 1960’larda geçen Görünmeyen geçmişinin utançlarından kurtulmaya çalışan ve hiç ummadığı bir yerde kefaret bulan Phil’in hayatında daha önce hiç açıklanmamış anların paylaşıldığı bir yapım. Bu muhteşem sinema yolculuğunda bir hanedanın neredeyse çöküşüne yol açan kargaşalar ve sonraki nesillere temel olacak şekilde küllerden doğan umutlar ele alınıyor.